ÖLÜM MÜLAHAZALARI –I- / Halit DİLİPAK

- Dedi "ölüm istenmez!"

- Dedi; âşık istemez özler. Hasret ile yaşar ve bekler. Bir gün, içindeki yangının elbet vuslata ereceğini bilerek özler. İçinde manasına eremediklerinin bir gün manasına ereceği umuduyla sabreder. Bir fanide ermek istese de vuslata, gönlündeki yangını söndüremez.

Maverada saklıdır umudu. Bilmediği âlemlerdeki nur ile mutmain olabilme ateşidir gönlündeki. Anasını hiç görmemiş ama uzak diyarlarda yaşadığını bildiği halde ona ulaşamayan bir evladın ana hasreti gibidir yüreğindeki yangın. Varlığından haberdar ama görmekten, sıcaklığından yoksun olsa da şefkatini ruhunda hisseden ve kavuşabilme hasretiyle kavrulan bir ruh.

Ölüm istenmez özlenir. Âşık vuslatın kapısının ölüm olduğunu bilir. Onun içindir ki, bu dünya hanesinde sevdasına layık olabilme uğruna, lütfedilen imkânlarla hizmet edebilme uğraşında olur. Amaç sevdasını ispattır. Umut ve umutsuzluk, kapının eşiğinde yaşanmaya başlar. "Ya layık olamadım ise" endişesi kaplar bir an tüm benliği. Ya kapının arkasında vuslat değil de azap ve gazap beklemekte ise korkusu, vuslata erememe hüznü ile birbirine girer de bir kasırga başlar yüreğinde. İşte o anda yok olabilme arzusu, geldiği hiçliğe dönebilme isteği hâsıl olur. Belki de bir bitmişliğe, iflasa açılabilecek bir eşik.

Ama yangın gönüller ermek ister, görmek ister, kavuşmak ister. Sevdasındaki saflığa, samimiyete, içtenliğe güvenir. Ne kadar yetersiz olduğunu bilse de sevdasının büyüklüğüne güvenir. Ve bilir ki; bu gönül yangınları onu, O'na kavuşturur...

Gönle dokunacak, onu sakinleştirecek, uysallaştıracak olan nedir? Hasretlik kimedir?

Biz ruhlar âleminden bîhaberiz! Ne söz vermiştik? Peki, şuan yaşadığımız âlemin ne kadar farkındayız? Ölüm dediğimiz kapının açılmasıyla hangi âlemde nasıl bir yeni dönem bizi bekliyor?

Ölümsüzlük duygusunu o kadar benimsemişiz ki, hayat dediğimiz sınırlı bir zaman dilimini sonu gelmeyecekmiş gibi yaşama derdi, tasası, telaşı ve endişesi içerisindeyiz. Dünya dediğin âlemde her şeyin bir bitimi var. Zevkin de, neşenin de, hüznün de, kederin de bitecek olması mukadder. Bitmeyecekmiş gibi hissettiğimiz şey aslında hevesimiz, hevamız, arzularımız, hırslarımız. Ölüm bize hangi kapıyı açar? Yeni bir âlemde nelerle karşılaşacağımız korkusu mudur ölümsüzlük arzusu? “Dosdoğru ol” emrine uyabildik mi? Dinimizin ölümü aklınızdan çıkarmayın telkini varken, biz ölümü hatırlamaktan kaçar olduk.

Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır. Ölmek için geldiğimiz bu âlemde bir gün mutlaka ölümü yakalayacağız. Allah imanla ölmeyi nasip etsin. Ölüm hak ama son değildir. Nefsani âlemden ruhani baki âleme atılan bir adımdır. Yaratılanın Yaratıcısına kavuştuğu, vuslatın ve hasretin sona erdiği, kalbin ve gönlün aradığı sevgiliyle kavuşmaktır ölüm. Ölüm, asıl bir diriliş muştusudur. Perdelerin kalkıp, huzuru İlahiye ulaşmak, gerçek âleme kavuşmaktır. Kalbin, ruhun, bedenin sahibinin, emanetini almasıdır ölüm. Kaldığını zannedenler gidenlerin ardından kendi nefsi için dövünür. Nefsini değil sevdiğini düşünen, sevdiğinin bâkî âlemde huzuru, rahatı için dua eder.

"Ölüm ne garip şey anne" deniyordu ya bir şarkı. Ne garip bildiğini sandığı ama sırrına eremediği bir âlemden, bilinmez bir âleme geçmek. Kimilerinde bir korku, Bir endişe, acabalar içinde nasıl olacak düşüncesi. Bildiği halde yoldan sapmış olma endişe ve korkusu. Kendi kendini aldatma ve kandırma korkusu. Bilinç altındaki "amalara" sığınmanın hesabının verileceği korkusu. Bazılarında özlem ve hasretle bir vuslat bekleyişi. Büyük buluşmaya, huzurda durmaya, Yaratıcısına ve ana yurduna kavuşma heyecanı. Kimileri vurdumduymaz. Ölüm bir son ve sonrası yok. Ölüm, endişesiz, tasasız, korkusuz, hesapsız bir hayatın sonu. Onlara göre sonrası yok. Bunca şey tesadüf, kendinin varoluşu da bir tesadüfler zincirinin neticesi. Her şey, bütün bir âlem, evren tesadüf eseri maddenin tekâmülü sonucu. Peki, madde nereden geldi? "İşte o da yoktan kendiliğinden oluverdi". Elbette bu hesaptan kaçabilmenin kolay yolu. Hani demiş ya Hazreti Ali efendimiz, " ya varsa!" Peki ya varsa ne olacak.

Allah muhafaza bir an sonrasının garantisi yok. Hayat ne üzülmeye, nede üzmeye değer. Kendi nefsaniyeti istikametinde yaşanan hayatın sonu hüsrandır. Geçici zevk ve hevesleri tatmin hırsı, sonsuzluk hayatının hüsranı olabilir. Ey Müslüman titre ve kendine gel! Unutma ki ölüm var. Unutma ki ölüm bir an ötende seni beklemekte ve unutma ki senin bir Rabbin var. Seni affetmek, sonsuz huzura kavuşturabilmek için her an seni uyarıp ikaz etmekte. Dur ve düşün; yediğin haklar, yaptığın haksızlıklar, yalanlar, sahte davranışlarla kimi kandırmaktasın. Dünyada milyarlarca insanın açlığına, sefaletine, yokluğuna, zulüm altında inlemelerine görüp de bunca yokluğun, zulmün içerisinde bana verdiklerine hamdolsun diyebiliyor musun. Yoksa öldüm bittim edebiyatına devam mı? Peki veren Allah senden alırsa, bizden alırsa sınavın ağırına sokarsa mı bir "AH" edeceksin. Hiç olmazsa kalbinle buğzet. Mazluma bakıp bir utan. Ben bunun hesabını nasıl veririmin endişesini bir an olsa ruhunla, gönlünle, bedeninle yaşa ve...

Ölüm var gülüm, ölüm var! Her şeyin bir sonu olduğu gibi bağlandığımız, bağ kurduklarımız, bağımlılıklarımız hepsi bir gün bir hiç olacak. Bir zaman sonra sen gideceksin, yaşanmamış hiç olmamışsın gibi sürecek hayat. Ne sevgimiz, ne muhabbetimiz kalacak. Belki bir süre anılacağız ama mutlaka unutulacağız. Yaşadığın süre zarfında yaptıkların sana kalacak. Yaptıklarınla gideceksin. "Ne yaşarsam kâr" mı olacak? Yoksa kâr diyerek heva ve heveslerine uymaların zarar olarak karşına mı çıkacak? Hiçbir şey tesadüf değildir...

Neyi bekliyoruz? Neyin gayesi ve amacındayız? Ne elde edeceğiz? Doğarsın, büyürsün ölürsün. Doğum ve ölüm arası mıdır tüm her şey? Huzur, mutluluk, hüzün, sevgi, aşk, nefret, öfke, hırs, zevk, okul, iş... Hep bu sınırlanmış hayatın içinde midir? Doğdun, sevildin, sevdin, nefret ettin, acıyı, kederi yaşadın, zevke ulaştın. Başlangıca döndün, muhtaç olarak doğdun ve muhtaç olarak öldün. Eee hepsi bu mu yani? Bu kadar basit mi? Peki ya sonra? Evet evet ya sonra? Ondan sonra, O'nun huzuruna çıktığın zaman? İşte gerçekler, denildiği zaman. Kim olacak yanında? Seni kim kurtaracak? Müslüman.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder