kızların bohçasında çeyiz
giden muradım
zaid olduğum dildaşlarım
kadar uçarı
incir kuşu avlarken
sulandığım çeşmelerin
yeni yetme kayısı
yıkamalarından
dökülen taze kokusu
şehre uzak bahar
çiçeklerinin ikliminde
teke düşmüş tek düşmüş bir
çift silindirli
hangi çoban tefsir eder ki
içinde olanı
hangi kavalın sesi
kurşun vınlaması kadar
cılız
biz büyüdük dünya hâlâ
tertemiz
büyüdükçe kirlenen asıl
bizlermişiz
muvazzafiyeti temdit
edilmiş
bir general ne düşünür
umurumda değil
vur durma vur bağrıma en
derin hançerlerini
kendime hakkını helal
edemiyorum şair
belki de oturup
ağlaşmalıyız
bir sosyolojik vakanın
başında
kulağımda küpelenmiş
sözlerinle
diyorum hemen yanında
sen sorunu sor
sağına ve soluna
bakmayacak olan bir benim
bana hakkını helal
etmelisin artık şair.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder