Kara
kaplı bir defterdi karalamalarım.
Karalar
bağla(r)dım ardından diye ağlardı.
Karanlıktı
ve de ıssız. Dar geçit ve de sessiz. Uğultular irkiliş vesilesi idi. Beyaz
yemenisi kulaklarının ardında perçemi alnına yılların getirdiği yorgunluk ile
düşmüş, pencerenin kenarında üşümüş elleri ile kim bilir neyin serzenişinde
söyleniyordu.
Alacakaranlık
kuşağından kalma bir sahne gibi… Sanki az sonra ortalığın sessizliğini bozacak
bir hadise yaşanacak gibi… ya da kim bilir kıyamet kopma öncesi sessizlik…
Gıcırtılar
ve düşen kar. Mevsimin kış olduğunu belirtir iz taşıyor. Savurganlık gibi
harcadığımız mevsimler birbirini kovalarken kış gelip, çatmıştı kaşlarını. Bu
hâli gelin bilirdik, yeryüzünün gelinliği derdik; ama birilerinin gerginliği
oluverirdi kış mevsimi ne hikmetse…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder