Dünyanın gölgesi güneşe düşse güneşi karartıyor azizim!
Dünyanın gölgesi gönle düşse gönlün, aya düşse ayın nûrunu örtüyor.
Hani cahiliye adamları gibi bundan birilerinin doğduğu yahut öldüğüne
işarettir mânâsı da çıkarmayız.
Fırtına, kasırga, deprem, su baskını, bulaşıcı hastalıklar, güneş
tutulması(kusuf), ay tutulması (husuf) gibi vuku bulan hadiseler; arzî ve
semavî afet kabilindendir.
Mevcut dengelerin değişmesi ve yeni bir dengenin oluşturulması, meydana
geldikten sonra diğer bazı tabiat olaylarını tetiklemeleri şeklinde de
okunmuştur meteorolog, astronom, astrofizikçi, sismolog ve kimi futurologlar
tarafından.
Mesela makro kozmozun şimdilik görülebilir ve insanoğlu tarafından
aydınlatılmış kısmına bir göz atalım;
ay ile arz arasında karşılıklı kütle çekimleri vardır, bu hem balans hem de
yörünge hareketleri açısından bir ölçü, bir ayardır; karanlık maddeye gömülü
halde yüzmekte olan bütün yıldızlar ve gezegenler için, bu şekilde farklı
vektörel eksenlerle karakterize kütle çekimleri ile seyir yolu belirlenmiştir,
onlarda buna boyun eğmişlerdir, uysal bir koyun yahut ehlileştirilmiş kızgın
boğa gibi.
"Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur ;her biri bir
yörüngede yüzüp gidiyor"
(Enbiya Suresi, 33)
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize O verdi. Bütün yıldızlar
da O'nun emrine boyun eğmişlerdir. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir toplum
için ibretler vardır. (Nahl suresi:12)
Güneş, solar apeks adı verilen bir yörünge boyunca vega yıldızı
doğrultusunda saatte 720 bin km.'lik muazzam bir hızla hareket etmektedir. Bu,
kabaca bir hesapla, güneş'in günde 17 milyon 280 bin km. yol katettiğini
gösterir.
Bu durum Kuranı Kerimde şöyle ifade edilir:
“Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir
karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olan, bilenin
takdiridir.”(Yasin Suresi, 38)
Güneş'le birlikte onun çekim sistemi içindeki tüm gezegenler ve uyduları da
aynı mesafeyi katederler.
Evrenin bu şekilde yörüngelerle donatılmış olduğu,
yine Kuran'da şöyle haber verilmiştir:
“'Özen içinde yollar ve yörüngelerle
donatılmış göğe andolsun.” (Zariyat Suresi, 7)
“Güneş de ay da bir hesab iledir.”(Rahman suresi:5)
Dünyanın dönüş hızı saatte 1674 km. saniyede 465km. dir. Üzerindeki her şey
de bu hızla dönüyor.
“Karanlığı yarıp tanyerini ağartan O'dur. Geceyi, dinlenmek için; Güneş'i,
Ay'ı (vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmıştır. İşte bu, her şeye galip gelen
ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.”(Enam suresi: 96)
Güneş etrafında dönerken ki hızı saatte 107.200km. Günde 2.572.800km. Yani
bugün dün bulunduğumuz yerden ikimilyon beşyüzyetmişikibin sekizyüz km. öteye
yol katetmişiz.
Kainatta, iki büyük galaksi kümesini birbirine bağlayan dev bir karanlık
madde şeridi keşfedildi. Uzayda ipliksi bir şerit oluşturan (görünmez) karanlık
maddenin güçlü kütleçekim kuvveti, birbirinden milyarlarca ışık yılı uzaktaki
iki galaksi kümesini birbirine bağlıyor. Bu galaksi kümelerinin adı abell 222
ve abell 223. Aralarındaki mesafe 2,7 milyar ışık yılı. Denilen o ki; karanlık
madde bütün evreni kuşatıyor ve muazzam uzaklıktaki galaksi kümelerini
birbirine bağlıyor!
Sadece gözlenebilir kainat içerisinde: 10 milyon süperküme, 25 milyar
galaksi grubu, 300-350 milyar büyük galaksi, 7 trilyon cüce galaksi, 30
milyar trilyon adet yıldız var…
Dünyanın içinde bulunduğu galaksiye en yakın galaksi andromeda bize 2.3
milyon yılı uzaklıkta. Yani bugün dünyadan gördüğümüz andromedaya ait ışık 2.3
milyon yıl önce yola çıkmış andromedadan. Işığın hızı saniyede 300.000 km...
Gelelim mikrokozmoza; üzerinde bulunduğumuz yerküre, elementlerden
müteşekkil. Elementler de atomlardan oluşmakta malumunuz. Atom çekirdeği
etrafında belirli yörüngelerde çekirdeği tavaf eden elektron denilen enerji
bulutu var.
Bir fizik profesörüne “elektronların çekirdek etrafındaki yörüngede
dönüş hızını” sormuştum. “Saniyede 274.000 km. “ demişti. Işık hızına
yakın bir hız.
Ve eklemişti, “atomun küçüklüğü dikkate alınınca elektron bu hızla her
an yörüngenin her yerinde, yani bir çember gibi düşünebilirsin, tıpkı
elimizdeki yanan bir meşaleyi dairesel döndürdüğümüzde çember şeklindeki bir
yörüngede alev çember şeklinde görünür ya, onun gibi” demişti.
Elektronu bilye büyüklüğünde düşünürsek çekirdeğe uzaklığı 800 metre
kadardır. O zaman atomun yüzde 90'ı boşluktur sonucu çıkıyor.
İnsan 100 trilyondan fazla hücreden oluşuyor ki, bu sayıya 9 ay gibi gibi
bir sürede bir tek hücrenin (döllenmiş yumurtanın) çoğalması ile yani kendini
kopyalaması ile ulaşıyor.
Hücrelerin içindeki matrikse gömülü materyal de tıpkı güneşin
etrafında dönmekte olan gezegenler gibi hücre çekirdeğinin etrafında sürekli
bir şekilde (adeta) tavaftalar.
Hücrelerin içinde atom ve moleküller var, yani organizmalar aslında atom ve
moleküllerden müteşekkil. Atomik ve moleküler seviyede sürekli bir yıkım ve
yapım var organizmalarda, yani her an kıyametleri kopuyor ve yeniden
diriliş/yaratılış gerçekleşiyor.
“Göklerde ve yerde her kim var ise O’ndan dilerler. O, her an bir şe’ndedir
(yaratma halindedir).“
(Rahman suresi 29)
Eğer atom çekirdeği ile elektron arası boşluk teorik olarak
vakumlanabilse, her şey inanılmaz derecede küçülürdü. Mesela,
insanı meydana getiren atomların insana asıl ağırlığını veren çekirdeklerini
bir araya getirmek mümkün olsa, insan gözle görülemeyecek kadar küçük bir zerre
haline gelirdi.
Yani aslında cesametin içi boşluk, yokluk...
Makro kozmoz ile mikro kozmozun yörünge benzerliği, Allahü Teâlâ'nın
kudretine, delâlet eden birer işaret birer ayettirler.
O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın
yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir
bozukluk görebiliyor musun?
Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan)
âciz ve bitkin halde sana dönecektir. (Mülk Suresi:3,4)
Gelelim husuf ile kusufa; ay ve güneş tutulması, yörüngelerinde belirli bir
hızla ilerlemekte olan güneş dünya ve ay üçlüsünün haraketleri sırasında
dünyanın ikisinin arasına girmesi dünyanın ayın üzerine düşen güneş ışınlarına
geçici süre engellemesi ay tutulması (husuf); ayın dünya ile güneş
arasına girmesi ile güneş ışınlarının dünyaya gelmesini geçici süre perdelemesi
(küsuf) vak’aları, Allah-ü Teâlâ'nın kudretine, delâlet eden birer ayettirler.
Tutulma ile ay veya güneşin görüntüsünü yoğun bir gölge kaplıyor. Eğer bu durum
devam edecek olsa, yeryüzündeki canlılıkta çok olumsuz (aşırı soğuma ve
buzullaşma, med-cezir olaylarında değişiklik, iklim değişikliği, okyanuslardaki
sıcak su akımı oluşmaması, buharlaşmama sonucu yağmur oluşmaması v.s.) etkili
sonuçlar ortaya çıkacaktır.
"Biz o âyetleri (mucizeleri) ancak
korkutmak için göndeririz." (İsra, 59)
Bu gibi alâmetler insanları Yüce Allah'ın celâl ve azametini idrak etmeye
davet eden, bu âlemin ne kadar muntazam ve mükemmel bir şekilde yaratılmış
olduğuna tefekkür ettiren, gafletten uyandıran işaretlerdir.
Bu konuda cahiliye dönemi batıl inançlarının Hz. Peygamber efendimiz şu
hadîs-i şerîf ile yıkmışlardır:
Şöyle ki: Peygamber Efendimizin oğlu İbrahim, bir buçuk yaşında iken
hicretin onuncu yılında vefat eder. O gün güneş tutulmuştur, insanlar
onun ölümünden dolayı güneşin tutulduğunu sanmışlardır. Bunun üzerine Peygamber
Efendimiz:
"Güneş ile ay bir kimsenin ne ölümünden ne de hayata kavuşmasından
dolayı asla tutulmazlar. Bunların tutulduğunu gördüğünüz zaman namaz kılın,
Yüce Allah'a dua edin."
Diğer bir hadîs-i şerîfde de tutulmalar için: "Bunlar Yüce Allah'ın
alâmetlerinden iki nişandır" diye buyurmuştur.
Dünyanın gölgesini gönle düşürmemek lazım, yoksa nûrunu örtüyor.
Evet muazzam kanunlarla idare edilen, mikro kozmozdan makro kozmoza kadar
her şeyin mükemmel bir şekilde işlediği bu düzende, gerek
Kur’an-ı Kerim’deki, gerekse kâinattaki âyetleri, enfüsî ve âfâkî âyetleri her an/her nefes;
okumak da, anlamak da, secdeye kapanmak da, zikretmek de farzdır, Rabb'ül
Âlemîn’e kul olana…
Büyüğün küçükten farkı yoksa kimsenin kimseden fazlalığı veya eksikliği olamaz. Neticede her büyük Küçüklerden meydana gelmedir. Tek vardan var olmuşuz azizim.
YanıtlaSil