Şimdilerde Afrin ve “Zeytin Dalı” harekâtı
ile gündemde olan Hatay’da savaşın yanı başında “Zulmün İrfan ve Fikir ile
Reddi” sloganı ile yayımlanan Zifir Dergisi’nin 5. Sayısı okurla buluştu. Taşrada
çıkan ve bir süre sonra dergiler mezarlığında kaybolan, bir mezar taşı bile
olmayan dergilerin görüntüsünü anımsatıyor; ama derginin sayfalarını çevirdikçe
Zifir’in kararlı, istikrarlı ve çıktığı yolu, taşıdığı yükü bilen bir çabanın
ürünü olduğu fark ediliyor.
“Zifir” daha ilk bakışta adıyla, tasarımıyla
dikkat çekiyor. Derginin adı “Zifir” ve kapağın alt kısmında “ZİFİR” ters
yazılmış bir şekilde tasarlanmış. Dergide iletişim adresi dışında herhangi bir
isim, editör, sorumlu veya (sorunlu müdür) künye bulunmuyor. Benim gibi fısıltı
gazetelerini takip etmiyorsanız dergiyi bir süre takip etmeden Zifir’i kimin ya
da kimlerin çıkardığını öğrenemezsiniz. Dergilerin ilk sayınında heyecanla ve
coşkuyla sunulan sunuş, önsöz ya da manifesto yazıları genellikle ilk sayfada
ya da ön kapakta yer alırken Zifir’de “Kimlik Beyanı” başlığıyla yer alan arka
kapakta yer alan manifesto metni oldukça iddialı. “Zifir, büyük bir mahallenin genç kabadayısıdır. Tecrübesiz ve heyecanlıdır. Lakin olgundur. Zaman zaman
taşkınlık yapıp yüksek desibelde naralar atabilir ve gerektiğinde racon kesip
asayişi sağlamaya kalkışabilir. Olur öyle gençlikte. Zifir, mahallenin
hem önemsenmeyen hem de korkulan külhanbeyi” Zifir klasik edebiyat
dergilerinden ve fanzinlerden farklı olarak açık açık rocan keseceğini ifade
ediyor. Herkesin gizli gizli yaptığını açıktan yapacağını ilan ediyor. Bu
noktada Zifir’de yer almak isteyenlerin şahsiyet ve kimlik sahibi olma şartını
koşuyor.
At izinin it izine karıştığı, çürük raporu
almak için hastahane-pastahane gezenlerin kimseye söz bırakmadığı zamanlarda Zifir’in
“Kimlik Beyanı” manifestosu oldukça önemli. Şahsiyetsizliğin çağdaşlık olduğu
bir dönemde çağ dışı bir dergi olmak için yola çıktığını beyan eden Zifir; bütün
bunları normal gören ulusal ve yerel edebiyat dergilerine karşı bir itiraz
olarak sesleniyor.
Zifir Dergisi Hatay’da öğrenci harçlıkları
ve asgari ücretle ailesinin iaşesini temin etmeye çalışan birkaç güzel insanın
fedakârlıklarıyla çıkıyor. Devlet desteği yok, banka desteği yok, kanka desteği
yok. Reklam tekliflerini (kitap tanıtımları hariç) şiddetle ret ediyor. Savaşa,
yaşam telaşına rağmen 5. Sayısına ulaşan Zifir Hatay’da yetişen Gazi Balcı,
Muhammet İbrahim Balcı, Yakup Ünsal, Halit Aslan, Ahmet Menteş, C.
Büşra Dokgöz, Yusuf Bedir, Ejder Turan, Meryem Genel, genç kalemlerin sesi
olmakla birlikte Selçuk Küpçük, Orhan Tepebaş, Mustafa Uçurum, Celal Fedai gibi
isimlerde ürünleriyle yer aldı. Selçuk
Küpçük, Zifir’in
5. Sayısında “1970’lerde
Türk Solu ve Ülkücü Hareketin Müzikal Pratiği” adıyla karşılaştırmalı olarak
dönemin politik müzik ortamına dair olduk önemli bir yazıyla yer alıyor.
Hatay Suriye’de yaşananlardan en çok
etkilenen şehirlerimizden biri. Şu anda yaklaşık yarım milyon Suriyeli muhacir
kardeşlerimize ev sahipliği yapan Hatay’ın nüfusunun %30’u Suriyelilerden
oluşuyor. Silahların ve çocukların ağıt sesi şehrin kalbinde duyuluyor. Bütün
bunlara rağmen edep ve edebiyat konusunda düşünen ve üreten bir hareket var
Hatay’da. Hatay’da askerlik yaptım. Askerken şu anda savaşın yaşandığı Afrin
bölgesinde birçok köyü uzaktan da olsa gördüm. Hafta sonlar çarşı izninde ise Hatay’da
bulunan Doğubatı Kitapevi’nin sahibi ve Zifir dergisini kotaran ekibin arasında
yer alan Abdulkadir Şahin beyi tanıdım. Okuyan yazan hayatında kitaba ve
kelimeye yer açan herkesin Hatay’da uğradığı Doğubatı Kitapevi, büyükşehirlerde
kaybolup giden ama özlemle yad edilen mekanları anımsatıyor. Doğubatı
Kitapevi’nde buluşan gençlerin “Belki
birkaç okuru ilgilendirir diye ummak isteyişimizin yansımasıdır, Zifir”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder