İslâmî veçhe kazandırılan Türk menkıbelerinde
velilerin, erenlerin gökte ve yerde kuş donuyla dolaştıkları anlatılır. Kuş
donuna girmek sûret olarak değil, mâna yönündedir. Değişik mekânlara, yüce
katlara, ulu zatların huzuruna, halkın arasına başsız ve ayaksız varmak
mânasına gelir. Ermiş ve ulu kişilere has bir hâldir.
Ahmed Yesevî Hazretlerinin turna kuşu donuna girip
Türkistan’ı bir uçtan bir uca dolaştığını manzum menkıbelerden öğreniyoruz.
Turna kuşu, Hazret-i Ali Efendimiz’in sembolüdür. Pir Sultan Abdal’ın
mısralarında icazlı bir şekilde ifade edilir: “Hazret-i Şah’ın avazı / Turna
derler bir kuştadır.”
Horasan erenlerinden Abdal Musa’nın “Ali oldum,
âdem oldum bahane / güvercin donunda geldim cihâne” ve Şah Hatayî’nin “Güvercin
donuna giren / Pervaz olup göğe ağan…” mısralarında Hacı Bektaş-ı Veli
Hazretlerinin kuş donuna girip mâna âleminde dolaştığı söylenir.
Şerh ustalarına göre, “Kuru idik yaş olduk ayak
idik baş olduk / Kanatlandık kuş olduk uçtuk elhamdülillah” mısralarında Yunus
Emre Hazretlerinin, şeyhi Tapduk’un kolunda mânevi yolculuğuna kuş donuna
girerek çıktığı anlatılıyor.
Sualimiz şu: Modernizmin ifsadından kalbi ve dimağı lekeli olan bizler, modern câhiliye donundan çıkıp hangi kuşun donuna girmeye tâlibiz? Don değiştirmeye, yâni Ali Hocam donuna girmeye cesaretimiz ve tâlimimiz var mı?
Sualimiz şu: Modernizmin ifsadından kalbi ve dimağı lekeli olan bizler, modern câhiliye donundan çıkıp hangi kuşun donuna girmeye tâlibiz? Don değiştirmeye, yâni Ali Hocam donuna girmeye cesaretimiz ve tâlimimiz var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder