Bosna Günlükleri
Her acımızdan imanımızı
tazelemeyi düstur edinmiş, “hiç” olduğunu bilmeye çalışan müslümanlarız. Hem
kendimizi bilmeye hem az cürmümüzle hizmet etmeye Cazin’e yeniden geldik.
Kahramanmaraş-İstanbul-Sarayova
hattındaki yolculuğumuz çok rahat geçti.
Sarayova’da Cazin Belediyesi’nin
aracı ve güzel, iyi yürekli, nazik Asimamız bizi bekliyordu. Türkçe ve Boşnakça
şarkılar dinleyerek, söyleyerek düştük yollara.
Geçen yıl yakın bir takvimde,
aynı rotada yine düşmüştük yollara. Gece ve hava şartları nedeniyle bu sefer
hızlıca katetmeye çalıştığımız yolları geçen sene Osman Amcamızla yol üstündeki
şehirleri gezerek yavaş yavaş gelmiştik.
Sarayova’yı uçak manevralar
alarak alçalırken yeşilin binbir tonuyla gördük yine. Gri, yağmurlu ve tertemiz
bir ilkbahar havası karşıladı bizi. Daha sonra gezeceğimiz Sarayova’yı uzaktan
selamlayarak Cazin’e doğru yola çıktık. Dağların arasından kıvrılan yollarda
serüvenimiz başladı. Ceylan çıkabilir tabelaları yüreğimizi heyacanla hoplattı.
Kurşun izleri olan evler ve binalar yüreğimizi yaktı. Muntazam güzellikteki
köyler, inanılmaz bahçeler, çiçekli pencereler ve balkonlar, her yandan akan
nehirler bize yine masalın veya muazzam bir tablonun içine düştüğümüzü
hissettiriyordu.
Sarayova’dan ayrıldıktan sonra
yaklaşık bir saat sonra Travnik şehri bizi karşılıyor. Vezirler şehri olan
burada Plava Voda (mavi su) adlı bir nehir var. Bu buz gibi, şahane nehirde
Fatih Sultan Mehmet atını sulamıştır. Geçen yaz Boşnak kahvesi içip nehir
boyunca yürümüştük. Bu sefer gece olması sebebiyle yemek molası verip geçtik.
Maksat yediğimizi içtiğimizi anlatmak değil dostlar bilir fakat Bosna’yı
herşeyiyle anlatmak olduğundan muradımız o konuya da gireceğiz. Travnik’te
Boşnakların vazgeçilmez yemeği, bizdeki kebaba karşılık gelen “cevapi” yedik.
Bu şehirde kadim, büyük, kapsamlı ve iyi bir eğitim veren medrese de mevcut.
Yol üzere bizi bekleyen diğer bir
şehir Jayce. Şehrin kelime anlamı küçük yumurta. Şehir kuşbakışı yumurtaya
benzediği için bu ismi almış. Fatih Sultan Mehmet’in şehrin anahtarını aldığı
yer. Bu şehirden büyük bir şelale ve Pliva nehri akıyor. Şehir yüksek bir
kalenin içinde. Şelale yüksekçe bir tepeye kurulan şehrin ortasından büyüleyici
güzelliği ile akıyor. Osmanlı Dönemi cami ve evler var. Merkezdeki eski bir
caminin tertemiz abdesthanesinde abdest alıp namaz kılmıştık geçen yıl. Sakin
bir şehir.
Bu şehirden çıkınca Plivska gölü
iki dağın arasından yol boyu uzanıp gidiyor bir süre. Yemyeşil şahane bir göl,
iki taraf yeşilin binbir tonuyla uzanan muazzam orman. Buradan sonra Sırp
bölgesi başlıyor. Bu civardaki şehir, kasaba ve köylerde Boşnaklar yaşamıyor
ayrıca iş vs de yapmıyor. Sırp bölgesi bitince Bihac ve sonra menzilimiz
Cazin.
Gözlerimiz yeşile doya doya
ceylanlar ülkesi Bosna’da yolcuğumuz devam ediyor. Bihac şehrinden itibaren
gittiğimiz Cazin şehriyle beş altı şehri içine alan Krajine bölgesine
giriyoruz. Sırp bölgesinden sonra bu bölge başlıyor. Tekrar Boşnak bölgesi
yani. Cazin’e az kaldı.
Gece 02.00 sularında bol yağmurlu
bir şekilde Cazin’e ulaştık. Bizi ilk gece güzel bir ormanın içine yapılmış
“Stovrela” isimli bir otelde misafir ettiler. Güzel bir istirahatten sonra
ormanda hayranlıkla yürüyüş yaptık. Şehrin en güzel tepesine kurulmuş medreseye
geçtik: Dzemaladin Causevic.
Medrese güzel bir tepede, tüm
Cazin’i bir kartpostal güzelliğiyle görüyor. Sakin, huzurlu bir yer olan
Cazinle ilgili anlatacağımız çok şey var. Bir ay bu medresede kalıp Türkçe
kursu vereceğiz inşallah. Medreseye geldiğimizde bizi geçen yılki öğrenci ve
tanıdıklarımız bekliyordu. Hasretle, muhabbetle sarıldık ve mutluluk gözyaşları
döktük. Öyle güzel insanlar ve bizi öyle rahat ettirdiler ki biz ruhumuza şifa
bulmaya, kardeşlerimizle kucaklaşmaya, hizmet etmeye yine gelmiştik.
Cazin Belediyesinin şehir halkı
için düzenlemiş olduğu Türkçe kursunun öğretmenleri olarak medresede ders
vereceğiz. Pazartesi kursa kaydolan öğrencilerle toplantı yapıp hemen kursa
başlayacağız. Tanığımız öğrenciler bize rehberlik ve yoldaşlık yapıyor. Allah
bizi utandırmasın ve faydalı kılsın inşallah. Heyecanlıyız ve mutluyuz
elhamdülillah. Bütün dostlara selam ve muhabbetle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder