Ey Mescid-i Aksa
yaslanıp da baksam sana
Muallak taşına
●
Küdüs’ü bir örtü gibi
çekelim üzerimize
üşümesin sonsuzluğun kıblesi
●
Ateş kıyısında su içen Fatma’nın
gözleri rüyalar damıtıyor
ve İbrahim'in
kaynayan yüreğinden
kaç Kudüs atlısı geçiyor
görmüyor
musunuz
●
Ey Kudüs/sevgilim
senin saçlarını
bir geceyle ördüm
bir gündüzle ördüm
Yine de
uzadı mı beliklerin
hüznün siyahıyla
●
Orucunu açamamış
kuşlar tünüyor Ramallah ağaçlarına
Elif'imin azığında aşk taneleri
yüreğini silkelemeye gidiyor
Anne
gerçekten Kudüs’ün yüzü
Yusuf'a mı benziyor
●
Demiri kül eden mânâm
taşı kül eden bilincim
ve külü ateşe çeviren direncim
secdelerle gökler devindiren esrarım
her ' Bismillah'la sevinçleşen sevgilim
gidelim diyorum sana
Bak
saklandılar yine bir gargat ağacının arkasına
●
Kalp dağının göğsünde
ısırgan yangını
kaşıdıkça kabarıyor acı
şeytanlar kanımı ısırıyor
Ve Kudüs ağrıyor
kalbimizin üstünde
●
Ruhları sağırlara karşı
bir ezan El Aksa'da
Görüyorum seni/korkma
"Allahu Ekber" dedikçe Bilal
islenmiş ufuklarını görüyorum
bir Türkiye yaşmağıyla silmeye geliyorum
hıçkırık saatlerini
İçime kazmalar vuruldukça
gök tünelleri açılıyor/korkma
duyuyorum sesini ey El Aksa
ve kan-ter içindeki nefesini
Ey ilk kıblegâhım /miracım
gözyaşı mihrabım
bak cerağ vaktine doğru
ve gör
ellerinde keskinleştirilmiş hilal
ve bakışları mermi gibi gelenleri
●
Zamanın kalbinde ve kalbimde
bir Kudüs elması saklı
tel örgüleri kesen ve büken
bir anne bakışı saklı
bir Türkiye bakışı saklı
Ben seni unutur muyum sevgilim
sadağımızda minare minare
İntifadalar saklı
●
Uzaklara-yakınlara
çığlıklarımı çıldırtarak
sesleniyorum:
Kudüs bir iç yankılanmasıdır
alnın çatılan seslerinden
Toprağın seğiren yanlarında
buldum senin ağlamalarını
artık korkma sevgilim
derisini sıyırdık
uzaklığın
denizlerini yüzdük /
hilali bileyledik geliyoruz
Sana kurban olduğumuzun
bayramlarına çağırıyorum herkesi
●
Ve Mahya tepelerinde
kanaması başlayan
sevinçlerle bekliyorum
Çünkü yine
Fatıma'nın yarasında
bir kanama var
Uyumamak için
gözlerimize tuz basmaya
çağırıyorum
sizleri
●
Zaman
kemiğe işlediğinde
kan iliğe geçtiğinde
ve et olduğunda acı
senin vücudun olmalıyım Filistin
Senin için
düğmesiz ve dikişsiz
elbisemi giymeliyim
güneşli günler doldurmalıyım
delinmemiş ceplerine
İblisin
körelten duvarlarına
ve göğüs ortasına
kılıç dikmeliyim
●
Sen "Allah" ile baktıkça
bıçak gibi kesen
bakışın var/korkuyorlar
Ve kan kaybedenler korkusu var
o kuruyasıca ellerin
Sen
göğe tut gözlerini
asılı duran Kamer'e bak
hep sınırsız bak göğe
Ve bekle
bir cuma çiçeğiyle
sana gelenlerin fecrini
Ve ağlama sevgilim
aşkı sana
sabah -akşam zarflayanlar var
●
Kudüs aynasından
yüzüme bir sır yansır
ve
ağrır
tenimden içeriye giren mânâ
Sonra
günüm güneşim dökülür
toplayamam can kırıklarını
artık toparlanalım sevgilim
●
Bakın/Kudüs bulutu
sıyrılıp geçti
Fatıma'nın gözlerinden
Ve vakit sustu
buğulandı yer-gök
Sonra
çığlık çığlığa
bir anne sessizliği yağdı
gözlerimize
●
Bahtının encamında
bir güz bildirisi var:
Uzat ellerini Kudüs'e/diyorsun
Ben de
yaprakları dökülmeden
secde avlusundaki ağaçlarına
su taşıyorum/biliyorsun
Ellerimiz koynumuzda değil sevgilim
●
Gözlerimizi yakan ateşe
serpilsin zemzem
Bir Hacer sevinci aksın aksın
Kudüs çeşmelerinden
Dudaklarının çatlağını
Besmeleler onarsın
abdestini tazelesin İsmail
anneler sevinç emzirsin
gün dönsün dönsün
silkelensin karanlığın üzerine
Ben bir say'ım
senin incelen sevincine
çelikler öğütüyorum
●
Küdüs’ü aç bak
Mekke-Medine'ye aktığını gör ruhunun
bir daha bak ve dokun tenine
ağrısının irkilttiği acıyı sür
alnına/her yerine
Güneş
bir Kabe'ye
bir Kudüs'e bakar
alınları kaşındıran ışık
eğilir toprağa
Ve uzun bir fecir
aydınlığıdır vaktimiz
saf saf
●
Yürekten göze çıkan ateşe
gözden yüreğe inen suya
kulağa fısıldanan tan ritmine
yürümenin kutlu silsilesine
Mekke Kudüs simetrisine
Züleyha 'nın Yusuf siluetine
sesin sessizliğe çekilmesine
kar'ın çiçeğe dönüşmesine
toprağın yağmur ilişkisine
bakmadım mı sanıyorsun
senin Kudüs pencerenden
Hayır baktım baktım
Filistin'i sırtladığını gördüm
Peygamberle yürüyenlerin
●
Rüzgarını öpmenin
gülünü koklayıp güldürmenin
dikeninle kalbe kandil çizmenin
aşkımı aşk ile sezdirmenin
durdurulmaz kanaması var içimizde
Biliyorsun
göğe çiçek ekenlerin üzerinde
Misk-i amber kokusu var
Biz
baharları bohçaladık
bir Havva menekşesini
bir Adem karanfilini
ve şehit-gazi ilişkisini
buketledik terli avuçlarımıza
Anlasana ey
El Aksa
çözdük sana kalbin
sevincini
cesaretini
ve kilitlerini
Yurdumdan selam sana
●
Kuşları üşüyen ağaçların
rüzgara küsmüş /öyle mi
Gün sökülünce gömleğinden
Yusuflara küsmüşsün/öyle mi
Yıldızlar unutunca göğünü
karanlıkta kalmışsın /öyle mi
Ah canım sevgilim
Mekke yüzlüm/ Kudüs’üm
Bizi
gelmeyecek sanıp
gözlerini yağmurlara
çevirmişsin/öyle mi
Öyle olmasın/olmasın
görmüyor musun
ellerimizdeki yüzyıl çiçeklerini
●
Zeytin ağacında
işlemeli düşleri asılı Fatıma’nın
incir ağacında
kurumamış yeminleri
Ey
Eyüp’ün gözlerinde
gülümseyen acının
bakış kapısı Fatıma
andolsun Küdüs’ün Burak rüzgârına ki
senin için çıktık içimizin dağlarına
ağlamalar bölüştük
İşte bak
sana ördüğümüz merdivenler
bir aşk basamağıydı
tek tek çıkıyoruz
birlik olmanın yüksekliğine
Ey Fatıma
bekle kardeşlerini
bize küsme.
Ağlattın yüreğimizi...
YanıtlaSil