Ben on bir yaşındaydım. O sene
mayıs ayının sonunda Mağaralı Yaylasına göçmüştük. Zaten Mağaralı Yaylası bize
aitti. Bizden başka hiçbir sülale, hiçbir aile, hiçbir kimse konup göçemezdi.
Mağaralı Yaylası; dereleri, tepeleri, esikleri, düzlükleri obrukları ve toprağında
yetişen kenger, geven, çakşır, üçgül, kekik gibi binlerce tür bitkiyle ülkemizde
eşine az rastlanan bir coğrafya parçasıdır. Aynı zamanda göklere yükselen karlı
dağları, bu karlı dağlarda yetişen sedir, köknar, ardıç, meşe, şimşir gibi
onlarca çeşit ağaç ile yörede adından söz ettiren önemli bir havzadır. Farklı
bir pencereden baktığımızda bağrında yetişen sümbül, çiğdem, papatya, orkide gibi
çiçeklerin kokusu ve yıl boyu kar kütlelerinin altından akan buz gibi soğuk
sularıyla keşfedilmeyi bekleyen dünyanın saklı cennetlerinden bir köşedir. İşte
kelimelerle tarif edilemeyecek kadar güzellikte olan Mağaralı Yaylasına
göçtüğümüz sene babamla, amcam keçileri, amcamın oğlu İsmail ile ben de
oğlakları güdüyorduk.
Bir gün babam ikindi vakti sürüyü
otlatmaya gitmişti. Akşam dönüşte üç tane keçinin, dört tane dişi çebicin kayıp
olduğunu sağım esnasına fark ettik. Havanın karanlık ve bölgenin sarp
kayalıklarla kaplı olması nedeniyle kayıp hayvanları aramaya hemen gitmedik.
Sabah ışıyınca amcam, babam ve ben keçilerin kaybolduğu Çatal İnlik bölgesine
gittik. Sedir ve köknar ağaçlarının altlarını, bölgedeki her kayanın dibini,
taşların deliklerini santim santim aradık, hayvanlarımızın ölüsünden de
dirisinden de hiçbir emare bulamadık. Hayvanlarımızı ayı veya kurt gibi vahşi bir
hayvan yese ayaklarından, boynuzlarından veya kemiklerinden mutlaka bir parça
kalırdı. Hırsız çalacak olsa; sütlü keçilerin yerine daha iyi para edecek
tekeleri veya kısır keçileri götürürdü diye düşünüyor, bu nedenle sütlü
keçilerin kayıp olmasına bir anlam veremiyorduk. Karlık, Eşme, Keş Dağı gibi komşu
yaylalarda oturan obaların çobanlarının da hepsine sorduk, sual ettik ama olumlu
bir sonuç alamadık. Üç gün boyunca dağlar kazan biz kepçe yöremizdeki her yeri didik
didik aradık, kayıp hayvanlarımızı bir türlü bulamadık. Sanki yer yarılmış,
bizim hayvan içine düşmüştü. Hayvanları bulma konusun da umudumuz tükendi. Sahip olduğun bir şeyi yitirmenin ne kadar
zor olduğunu yaşım küçükte olsa böylelikle öğrenmiş oldum.
Akşam yemeğinden sonra çadırın
önünde hem çay içiyor hem gelmişten, geçmişten sohbet ediyor, hem de kayıp olan
keçilerimizle ilgili çeşitli yorumlar yapıyorduk. Babam birdenbire irkilerek “çözümü
buldum” diye bağırdı.
Ben- “Nasıl bir çözüm buldun baba?”
dedim.
Babam- “Alişarlı Ermiş’i buldum
oğlum” dedi.
Ben- “Alişarlı Emiş ne yapar,
bize nasıl yardımcı olur baba?” dedim.
Babam- “O uyursa, düşünde bizim
keçilerin olduğu yeri veya başlarına ne iş geldiğini görür oğlum” dedi.
Ben- “Nasıl görecek baba, ben
böyle işlere inanmam” diyerek itiraz ettim.
Babam- “Sen sabah erkenden Alişarlı
Emiş’ in yanına gideceksin, selamımı söyleyeceksin, o keçilerimizi bulur” dedi.
Ben- (İtiraz etmeden) “Peki
babacığım” dedim.
Sabahleyin kalkar kalkmaz güneş
doğmadan önce düştüm Tekir’in yoluna. Balta girmemiş ardıç ormanların
arasındaki patika yolda yürümeye başladım. Yolda yürürken adımlarımı hızlı
hızlı atıyor, içimdeki korkuyu atmak için bazen türkü söylüyor, bazen şiir
okuyordum. On beş dakika kadar sonra hava aydınlanınca, Tekir Köyü bütün
ihtişamıyla uzaydan çekilmiş bir kartpostal gibi gözükmeye başladı. Benim ruhumdaki
korku hissinin yerini mutluluk aldı. Ağaçların başında öten kuşların sesleri
ruhumu dinlendirirken, geçtiğim yollardan bir öte, bir beri geçen tavşan,
sincap gibi hayvanlar irkilmeme neden oluyordu. İşte böyle güzel bir halet-i
ruhiye içinde Yeşilgöz çayının doğduğu yere indim. Yeşilgöz’ ün buz gibi
sularıyla elimi yüzümü yıkadım. Biraz dinledim ve Alişarlı Emiş’in yanına
gitmek için yola koyuldum.
Alişarlı Emiş önceden tanıdığım
mütedeyyin bir insandı. Oğlu Osman annemin amcasının kızıyla evli olduğu için akrabalık
bağımız da vardı. Bu nedenle ilkbahar mevsiminde zaman zaman bizim Kurt
yurdundaki çadıra gelir namaz kılardı. Namazını kıldıktan sonra abdestini
tazeler hayvanlarını otlatmaya giderdi ama ben o güne kadar düşünde yitik
bulduğunu bilmiyordum. Yeşilgöz’ den sonra yoluma devam ederken Alişarlı Emiş’
in hayvanları düşünde nasıl göreceğini düşünmeye başladım. Benim mantığım bu
işi kabul etmiyor, hurafe olarak görüyordum. Babamın isteğini geri
çeviremeyeceğim için de mutlaka Alişarlı Emiş’ in yanına gitmeliydim. Karaağaç
Gediğinden, Tilki Deliğinden ilerleyip Karınca Yolağına vardım. Karıca
Yolağından sağ tarafa dönüp Alişarlıların Tahta Köprüsünden geçip Alişarlı
Ermiş’in evine ulaştım. Alişarlı Emiş evinin önündeki bahçede yufka ekmek
yapıyordu.
Alişarlı Emiş’e: “Bibi ben Yahya
Mehmet’in oğluyum. Üç gün önce yedi tane hayvanımız kayıp oldu. Aradık, taradık
bulamadık. Babam da beni senin yanına gönderdi. Keçilerimizi bulmalıymışsınız”
dedim.
Alışarlı Emiş- “Hoş geldin Teyfik
oğlum. Babayın selamı başım üstüne, bu işe de günahmış falan diyorlar ama
babanla tuzumuz ekmeğimiz çok. Uyuyabilirsem inşallah bakarım” dedi.
Ben – “Sağ olasın Emiş bibi”
dedim.
Alişarlı Emiş- “Oğlum açmısın?
Bazlamama yapayım da ye” dedi.
Ben- “Teşekkür ederim Emiş bibi
tokum” dedim. (Aç olduğum halde.)
Alişarlı Emiş- “O zaman oğlum sen
şimdi git, değirmenin orada dut ye. Benim yanıma öğle namazından sonra gel”
dedi.
Ben bunun üzerine Emiş Bibinin
evinden ayrılarak Köse Kadirlerin evinin yanından Tekir’e gittim. Tekir’de
Yayla Lokantasına giderek karnımı doyurdum. Fazlının Çay Ocağında çay içtim.
Murat Remzinin Bakkalından ufak tefek alış-veriş yaptım. Öğle ezanı okununcaya
kadar vakit geçirdim. Cemaat camiden çıkınca ben de Alişarlı Emiş’ in evine
gittim. Alişarlı Emiş beni evin sofasında karşıladı. “Teyfik kuzum, hayvanlarınız
Ali Babanın Taşının, Yoncalı tarafında bir aklana saplanmış, yukarı
çıkamıyorlar. Sizinkiler keçileri aramak için taşın başına birkaç defa
varmışlar ama o saatte keçiler aklanın arka kısmında küçük bir mağara var orada
oldukları için görememişler. Kuzum keçiler açlıktan susuzluktan perişan halde
hemen git, keçileri kurtarın” dedi.
Emiş bibi sözünü bitirir
bitirmez “teşekkür ederek” geldiğim istikametten gerisin geriye yola revan oldum.
Bir an önce hayvanlarımızın bulunması için bazen koşarak, bazen yürüyerek
yıldırım hızıyla ilerliyordum. Vakit öğle üzeri olduğu için hava çok sıcaktı.
Sıcağın etkisiyle sırtımdan çıkan ter, üzerimdeki elbiseleri iyice ıslatmıştı.
Saman taşına varınca beş dakika mola verdim. Saman Taşının Pınarından su içtim,
elimi yüzümü yıkadım, biraz nefesimi toplayıp aynı hızla yoluma devam ettim.
İkindi ezanı okumadan yayladaki çadırımıza ulaştım. Nefes almadan Alişarlı Emiş
’in söylediklerini babam ve amcama anlattım.
Babam ile rahmetli Ali amcam
zaman kaybetmeden ellerine bir ip alarak Ali Babanın Taşına gittiler. Keçileri
Alişarlı Emiş ‘in söylediği yerde bulmuşlar. Amcam aşağı inmiş aklandaki
keçilerin boynuza ip bağlamış. Babam yukarıdan ipi çekmiş, amcam aşağıdan
keçiyi kaldırmış, sırasıyla bütün hayvanları çıkartmışlar. Ardan bir saat
geçmeden keçileri alıp geldiler. Gerçekten de keçiler açlıktan ve susuzluktan
perişan haldeydi. Sütlü keçilerin memeleri kör olmuş artık süt vermiyordu.
Bütün keçiler zayıflamış, kılları dökülüyordu. Her şeye rağmen yitik
hayvanlarımız bulunduğu için obamızda bayram havası esti. Hayvanlarımıza ot
toplayıp yedirdik, su ısıtıp içirdik. Keçilerimiz bakımı iyi olunca bir hafta
sonra iyileşti.
O günden sonra vefat edinceye
kadar ne zaman Alişarlı Emiş’ i görsem önünde saygı ile eğildim. Ne zaman bir
müşkülüm olsa duasını istedim. Alişarlı Emiş ‘in öldüğünü aylar sonra duyunca
göz yaşı döktüm. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Ben Anadolu’nun her yöresinde
bir Alişarlı Emiş olduğuna inanıyorum. Allah ülkemizden Alişarlı Emişleri eksik
etmesin. Büyüklere saygı hem dini hem insani bir görevimizdir. Bütün büyüklerimiz
başta olmak üzere, özelliklede Alişarlı Emiş gibi manevi büyüklerimize her
zaman saygı göstermenizi diliyorum.
Teşekkür ederim. Emiş Bacı bizim için çok kıymetliydi. Allah'ım rahmet eylesin.
YanıtlaSilSelamlar
Allah rahmet eylesin ruhu şad olsun
YanıtlaSilEmiş Bibi bir iman ve gönül insanıydı. Mekanı cennet olsun.
YanıtlaSilAlişarlı Emişler eksik olmasın
YanıtlaSilALLAH ım Gani gani rahmet eylesin inşallah babama da alişarlı emiş bibiyede diline eline sağlık hocam o anı yaşamış gibi oldum 👍
YanıtlaSil