Biz
muhabbetin neşvesinde bulmuşuz gam tiryakını
Demli
çaylar içtiğimiz, tütünler sardığımız ondandır.
Elest
meclisinde aldığımız aşk sabâkını
Zikr-ü
ezberle meşgulüz, efkârımız ondandır.
Siri
derya’nın, Horasan pınarlarının suyunu
Vardar’a,
Tuna’ya, Buna’ya akıtmışız
Paşa
Yiğit Beyim Üsküp’e kurmuş üssünü
Biz
pir kemendin burçlara, Yâ Hay deyip fırlatmışız
“Ömrü
biten gider” deyip ayrılmışız bir bir
Başa
tâc etmişiz nakş-ı kadem-i şerîfi
Harameyn’e
hâdim olmuşuz iftiharımız ondandır
Bizi
Allah’a ısmarlamış Yesi’li bir Pîr
Kalbe
nakş etmişiz esmâyı ilahîyi
Tâc-u
teberle yürümüşüz şiârımız ondandır
Buyruk
bize salınmış, sancak bize edilmiş tevdî
Roma’nın
kadîm izbe taş yollarını
Soluk
soluğa koşan atlarla geçtiğimiz ondandır
Uğrunda
“Ne cân endişesi, ne nân ümîdi
İki
âlemde bir cânân ümîdi”
Şehâdeti
keskin pusatlarla içtiğimiz ondandır
Zalimle
yaman kavgaya girip cevvâl olmuşuz
İncitmemişiz
emanet bilip Rahman’ın kullarını
Biz
bu şehirler içre nice bir sultan olmuşuz
Gün
gelmiş, felek adüvle işret’bâz olup zevâl bulmuşuz
Dillerde
destan iken, kıyl-ü kâl olmuşluğumuz ondandır
Üç
kıtada cevelân iken, kûşe-i uzlette kalmışlığımız ondandır
Ustam
nevâ’ya akort etmiş gönül telini
Melâmî
meşrebiz derbederliğimiz ondandır
Yolcu
olmayan ne bilsin yolun hâlini
Kızılelma’ya
cehdetmişiz, seferberliğimiz ondandır.
İsmail kulun söylemiş bu sözü
YanıtlaSilHem yaş üzeredir iki gözü
Taşlaşmış yüreğimize şifadır
Bu şiiri okumuşluğumuz ondandır.
Varmışız dost rahlesine
YanıtlaSilBulmuşuz safa yıllarca
Vefası az dünyada
Paylaştığımız yara da ondandır
Şifa da ondandır