Kim, hangi rüyadan, riya çıkarası?
Yaygarası arşa çıkmış bir
iyilik
Hangi kömürün çıkmaz
karası?
Darası alınmadan tartılan
söz gibiydik
Okumasaydık
bilmeyebilirdik
Okuduk da; bilmediğimizi
bildik
Sevindik, lakin ağlayanlar
içinde ilktik.
Çare yok; kalkmadan
yürümek olmaz
Acıyan ayaklarımızla yola
dizildik
Solmaz bir çehreyle çile
dolmaz
“Yol erleri” diyordu ya
hazret; bizdik
Kanadı kırık kaç turna
geçti buradan
Turnaların soyluluğu
önünde eğildik
Kimi durakta beydik, kimi
duraktaysa ezildik.
Yürüdü kervan, gökte
turnalar sıralı
En son şimdiki durağa
varalı
Yaralı ne kadar dost varsa
yaralı
Bir türküden şifa buldular
Karlı dağların ardının
maralı
Gördü olanları, cümle
kuşlar duydular
Oluyordu olacak olan,
olmadı; ama sezdik
Döndürüp yolu içimize,
âlemi gezdik.
Sancıyan hangi yara,
selamdır yâra?
Çıksa haykırsa başı
dumanlı dağlara
Koca Muzaffer Gözükara;
gelin dese
Gelse gelecek olan dostlar
kâmilen
Melekler yukarıdan bakıp
gülümsese
Tebessüm etse olanlara bir
bilen
Adıyla hitap ettim mesaj
olsun ağyara
Şiirleri emzirsin
kelimeler doya doya.
Yaya ne kadar köylü varsa
yaya
Aya gidecek kadar
kıvamdadır yürekleri aya
Güya her şeyi bilen Avrupa
ve Amerika
Patika yolların âhını bile
çözememiş
Gülümseme kıvamında
sırıtmışlar dünyaya
Bu ahmaklar içlerinde
canavarlar gizlemişler
Dünyadan gizlemişler,
gizlemişler lakin
Canavarlarının içlerinde
öldüğünü bilememişler.
Kalktı sis; şimdi dünya
her şeyi biliyor
Birçok yere ulaşıyor
müslümanın elleri
En uzaktaki yetimin bile
gözlerini siliyor
Onca acı ve onca insan;
arşa çıkmış kederleri
Hesap günü ödenecek, tüm
acıların bedelleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder