Sessiz olmalı
gidişim,
Sevişim gibi
sessiz.
Ne bir
metropol hengamesine benzemeli,
Ne de
imkânsız aşkların vaveylasına…
Ve nasıl
zulamda gizlenmişse aşk,
Ve nasıl
duruyorsa içimde öyle sessiz.
Çok değmeden hatıralara,
İmkânsız
aşkların ellerine dokunmadan
Püsküren
lavları içimde tutarak,
Parıltılı bir
şehla bakış atarak,
Son defa
bakarak,
Münzevi bir
hayata dalarak.
Sessiz olmalı
gidişim,
Sevişim gibi
sessiz.
22.02.2007
***
ANKARA
Ankara,
Yanmış bir şehir otobanı gişesi,
Sevgili,
Gişedeki görevli…
Her girişimde sesim ürker, içim titrer,
Sırılsıklam donarım.
Sevgili, Ankara’da,
Çok uzaklardayım.
Her kar yağdığında fikrimden geçer,
Ateşli bir aşktan üşür aklım.
Sevgili, Ankara’da,
Yollara düşer başım.
Sevgili, Ankara’da,
Ankara karlar altında yanmakta,
Buz gibi yanarım.
Ankara,
Yanmış bir şehir otobanı gişesi,
Sevgili,
Gişedeki görevli…
01.05.2008
***
AŞK ÇIKMAZI
Aşk çıkmazı yine gönlüm,
Hep böyle kördüğüm.
Kalemimle kırılır sözüm,
Kelimelerle bulunur çözüm.
Hayat mazime yaslandı,
Bana aşk çıkmazı kaldı.
Çevirip baksam başımı,
Onca hatıralar ne zaman yaşandı…?
05.01.2012
Hep böyle kördüğüm.
Kalemimle kırılır sözüm,
Kelimelerle bulunur çözüm.
Hayat mazime yaslandı,
Bana aşk çıkmazı kaldı.
Çevirip baksam başımı,
Onca hatıralar ne zaman yaşandı…?
05.01.2012
***
NİHANSI AŞK SENDROMU
Kahır ettiğimiz genç yaşlarımızda yola beraber çıktığımız arkadaşlarla o kadar yabancıyız ki, gülmekle geçen sohbetlerimizi şimdi buğulu göz pınarlarımızla anımsıyoruz. Anımsadıkça inceden inceye hayıflanıyoruz. Hayıflandıkça yanıyoruz.
Çayımızın,
kahvemizin, sigaramızın, dumanımızın, şiirlerimizin, sözlerimizin yarım kaldığı
sokaklara çıkıyoruz. İçimize hüznü sıkıştırıyoruz.
Sevda
kapı komşumuz, aşk parklarda oynadığımız çocukluğumuz. Geçmişte yakalandığımız amansız
birkaç sevda serüvenlerimizin ardından, yalnızlığımızın uygun adım kortejinde
yürüyoruz. Çiseleyen yarım kalmış aşk damlacıkları savruluyor. Saçımızı,
yüzümüzü, yüreğimizi, hüznümüzü en derin hikâyelerimize kadar ıslatıyor.
Kimi
zaman hayata dargınlığımız, üniversite yıllarındaki kırık dökük aşk
sendromlarımız olmuştur. Kimi zaman da tozpembe silik umutlarımızı, o yıllara
uzanan nihansı aşk sancıları doldurmuştur. İçimizden bir teselli diliyoruz.
Her
seferinde ertelediğimiz ideallerimiz, umutlarımız, aşklarımız, bir bölgesel hayat
telaşı arasında gözlerimizin önünden kayıp geçiyor. Beynimize ve kalbimize
uygulanan bu hayata dair telaş, bizi nihansı aşk sancıları çektiğimiz yıllara
sürüklüyor. Anılarımızı karıyoruz…
Yalnızlık
yine kapımızda…
İyi
oluyor diyorum bazen, iyi oluyor diyorum. Sonra vazgeçiyorum. Bir tren
istasyonu geçiyor gözlerimden, bir şehir otobanı, uçağa binmek için koşar adım
yürümeye çalıştığım bir apron… Hepsi o gönlü kamaştıran uzun metrajlı mutlu
sonla biten aşk filmlerini andırıyor. Adımlarımızı hızlandırıyoruz.
Aksanı
bozuk iç çekişlerimizle sessiz sessiz birbirimizin yüzüne bakarak gülümsüyoruz.
Dudaklarımızı ısırıyoruz. Feri sönmüş gözlerimizle ıslak ıslak sağa sola
bakınıyoruz. Bir mahcupluk, bir nahiflik, bir serkeşlikle parmaklarımız telefon
tuşlarına gidiyor. Kendi yüzümüze kapatıyoruz.
Aşk
yine kapımızda…
Siluetimize
gizlenmiş duygularımız vuruyor ayışığına… Nice heveslerle besleyip büyüttüğümüz
umutlarımızı, aşkımızı, hala zulamızda saklıyoruz. Gece karanlığında onmaz bir tek
başınalıkla çıkartıp usul usul kimselere göstermeden gözyaşlarımızla okşuyoruz.
Ömür
sayacımızı geçmiş senelere ayarlıyoruz. Yalnızlığımızı herhangi bir zaman
dilimine kuruyoruz. Ve nerden bulup çıkartmışsak geçmiş senelerden buruşmuş
mektup kâğıtlarında yalnızlığımızın kokusu saklı, derinimize çekiyoruz.
Saatlerimizi
yaşam ve ölüm ikilemine kuruyoruz. Kimsesiz yaşantımızda yeni bir ilk olarak
bütün buhranlarımızı “çok yalnızım” sözlerine vuruyoruz.
Pamuk
ipliğiyle örülmüş yaşam parçasında kumral bir sevi için yıllarca çırpınıp
durmuşuz. Her şeyin bir bedeli olduğu kadar, aşkında bir anlamı olduğuna
inanıyoruz. Bu bedeli ağır pahasına olsa da ödüyoruz.
Ve
bugün yoğun yalnızlık hengâmesi münasebetiyle bütün aşklara gönül dehlizlerimizi
kapatıyoruz.
11.06.2007
***
ESKİMEYEN ARŞİV
Peşinden çırpınan yüreğe bak da,
Arşivleyip hayatının bir köşesine atma,
Aklımda kalan sözleri duy da,
Besteleyip sazının bir teline kıyma…
Unutulur mu sözler, özlemler hiç?
Yazan bir deli çizen bir meczup,
Alaturka bir hüzün nostaljik sevinç,
Hatırlamasa da yanar yürek okuyup.
29.11.2016
***
BEKLE Kİ BEKLE...
Aklımın ucunda bir şiir,
Düşüncelerimdeki kelimelerle geceyi bitirir.
Uykusuzluk hicranında sürünen fikir,
Parmaklarımdaki dizelerle sabahı bekletir.
His cebimde aşktan kalma bir zikir,
İlhamın vicdanına tesbih çektirir.
Her yolun sonunda koşturan tekbir,
Sonsuzluk asuman çatısında birleştirir.
02.02.2011
***
VEDA
Her bayram içimden gelir,
Geçmezsin.
Kirpiklerimden kayar damlalar,
Bitmezsin.
Elinde bir avuç toprakla hummalı gezmektesin.
Elimdeki güller gibi şimdi bir çiçeksin,
Eminim bir yerlerden geldiğimi görmektesin.
Her bayram içimden gelir,
Geçmezsin.
Vedalaşmak zor gelir,
Hatıraların kalır.
Silinmezsin.
Şimdi sana gelmek çok zor,
Ruhumu masiva bir hüzün kaplıyor.
Bu sana hep son gelişim,
Hiç bitmiyor.
Bilmelisin.
Her bayram içimden gelir,
Geçmezsin.
Bir ateş yanar içimde sönmezsin.
Suretin gözlerimde ufalanıyor,
Metruk gönlüm sensizlikten parçalanıyor.
İyileşmezsin.
Virane hayatımdan hiç geçmedin,
İşte bir avuç toprak kokusu gitmektesin.
Her bayram içimden gelir,
Geçmezsin.
07.08.2009
***
İNSAN YANLARIMIZ
İç
hesaplaşmalarımızla dolu yaşantımızda kazanma hırsımız "insan"
genetiğiyle öyle derinden oynamış ki, göz pınarlarımızdan yaşlar akmaz olmuş
artık. Genetiğimize dokunan parmaklar her şeyi yapay kullanmayı öğretmiş
bize; suni aşklar, suni dostluklar, suni arkadaşlıklar ve suni bir hayat...
Hayatı
kuralına göre oynamamız yerine hile ve blöf yapmamızı işlemiş beyinlerimize...
Dürüstlüğü,
yapılan iyiliği, yardımı, hep görmememizi göstermiş bizlere ve hep satın
alacağımız öğretilmiş insanlığı, onursuzca...
Aşkı
öyle küçültmüş ki genetiğimize dokunan o arsız parmaklar aşkı ayakkabı
giymek gibi bir hale büründürmüşler düşüncelerimizde; belki de “aşk nedir” diye
sorulduğunda anlatacak sayfalar, günler dolu kelimeler varken, iki kelimeyi yan
yana getirip diyemeyişimiz bundandır. Aşkın kitaplar dolusu anlamını anlatırken
şair, yazar abilerimiz...
Sinirlerimizle
öyle ustaca oynanmış ki insanlık namına yalnızca yemek yemek, su içmek, yürümek
eylemleri bırakılmış. Her yerde herkesin herhangi bir şeye muhtaç olabileceğini
silmişler belleklerimizden acımasızca ve onların kaderi bu diye bir de dipnot
düşmüşler göz damarlarımıza...
Gördüğümüz
insanlık harici hareketlerin bizim suçumuz olmadığı gibi, yapacağımız bir şeyin
de olmadığına bizi öyle inandırmışlar ki artık yapılan her adaletsizlik bizim
kaderimiz olmuş ve insaf duygularımız soldurulmuş işlem yapamaz hale
kurulmuş...
İşte
insafsızca genetiği oynanan insanlığın vicdanını tüketerek, saygıyı yitirmesine
neden olmuştur.
Sinsice,
insanoğlu ar damarlarını da kaybetmiş; yüzü kızarmıyor artık utandığı zaman,
çünkü utanamıyor, hezeyan olarak öğretmiş genetiğimize dokunan o
arsız parmaklar; gelmeyeceğini bile bile yıllardır beklenen sevgiliyi görünce
yüzünün kızarmasını, bir de kaydetmiş illegal şekilde, arlanmadan.
Hayata
her tutunmaya çalıştığımızda sinirlerimiz ya koparılmış ya da yeri değiştirilmişti.
Son olarak bir operasyonla genetiğimize giren zamazingo parmaklar insanlığın genetiğiyle oynuyor ki tekrar tekrar bize söylettiriyor sinir sistemindeki suni palavralarını; gözyaşlarımız pınar, utanarak bekliyoruz sevdiğimizi, yüzümüz kızararak.
Son olarak bir operasyonla genetiğimize giren zamazingo parmaklar insanlığın genetiğiyle oynuyor ki tekrar tekrar bize söylettiriyor sinir sistemindeki suni palavralarını; gözyaşlarımız pınar, utanarak bekliyoruz sevdiğimizi, yüzümüz kızararak.
Dudağımızı
ısırıyoruz yalan sözlerimizde artık. Dostluklar sağlam, arkadaşlıklar
sıkı, aşkımız gerçek!.. Asıl olan gerçek insanlığın gerçeklik güdüsünden, insan
yanlarımızdan koparıldığımız ve yitirildiğimiz...
***
GİRİFT YALNIZLIK
O gözlerindeki muziplik,
***
LAL YALNIZLIK
Ne kadar da soğuk,
Bakışların arasına sinmiş yalnızlığının
Vaveylasını kimse göremiyordu,
Bilemiyordu…
Herkes bencil ve korkak kalıyordu,
Ve söyleyemiyordu,
En çok da hayatta seni bu yordu…
Bense o gözlerindeki keşmekeş muzipliği bekliyordum,
Yalnızlığının vaveylasını kelimelere sığdırmaya
çalışıyordum.
Belki de seni,
Bütün vaktimi,
Ömrümü alman için uzağıma yazıyordum,
Ve sana yetişmek için hızla koşuyordum.
Belki de trajik kaderimi yaşıyordum,
Şimdi oturmuştur yanı başına yalnızlığın,
Ben göremiyordum.
Sen kendi yalnızlığını ararken,
Ben bizim hayatımızı yaşıyordum.
Ve kaçtığın,
Yalnızlığın esiri oldun.
Ve hiç gelmeyeceğini bildiğim seni bekliyordum.
Ve o gözlerindeki muziplik,
Bir sır gibi ömrümü sarıyordu,
Çözemiyordum.
09.01.2007
LAL YALNIZLIK
Ne kadar da soğuk,
Aşkın yüzü,
İçim dışım yüreğim buz.
Ne zaman yalnızlığa dokunsak,
Yaralarımızda donuyoruz.
Ne kadar da acı,
Aşkın terk edişi,
Sağım solum yalnızlık.
Ne zaman aşka tutunsak,
Kimsesiz bir kalabalık.
14.01.2012
Aşka isyan eden bir yalnızlık seremonisi
YanıtlaSilDegerli yorumunuz icin Tesekkurler :)
SilSEN BİLİRMİSİN
SilSen bilir misin ?
Sensizliği ben kaç yutkunuşa sakladım.
Nefes nefes çekilirken sen içime,
Boğazımda acılar düğümlenirken,
Gözlerim damla damla bedel ödedi,
Damlalar yanaklarımdan süzülürken.
Ve......
Kaç boş verler,
Kaç buda gelir geçerler,
Çınladı kulaklarımda da,
Yarama merhem olmadı.
Ve......
Sevdam içimde idam edilirken,
Sen hasretin dar ağacını kurdun,
İdam ipini çekerken.
Hemde en katmerlisinden....
Sen bilir misin ?
Hayallerin yok oluşunu,
Aşkın kayboluşunu.
Öyleya.....
Bilsen gider miydin ?
Bilsen sever miydin ?
Sen bilir misin ?
Sensizliği ben kaç yutkunuşa sakladım.
Adem ÖZEL (SORGUNLU)
👍
YanıtlaSil👏
YanıtlaSil🤗
SilGüzel tebrikler
YanıtlaSilDegerli yorumunuz icin tesekkurler :)
SilTeşekkürler 😊
YanıtlaSil"Kimsesiz bir kalabalık", değişik bir bakış açısı. Tebrikler..
YanıtlaSilTesekkür ederim, sağolun 😊
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilGİDİŞLERİM OLACAK
SilGidişlerim olacak benim,
Gidişlerim olacak...
Hasret hasret, gidişlerim olacak.
Ne dağlar titreyecek,
Ne karıncalar incinecek...
Gidişlerim olacak benim,
Gidişlerim olacak
En sessizinden,
Hatta en sensizinden...
İki kişilik gideceğim,
Tek gideceğim yolları,
Yağmurlar yıkayacak,
Aşkımdan kalanları.
Gidişlerim olacak benim
Yüreğim çarpa çarpa.
Gidişlerim olacak
Yolları yakacağım
İçimin hasretinde,
Sonra sicim sicim
Ağlayıp gözyaşımda
Söndüreceğim yangınları
Ardımda küllerimi bırakacağım.
Belki! Gözlerinde yaş olacağım
Süzülüp gamzelerinden akacağım.
Yanakların ıslanacak,
Kalbine damlayacağım.
Gidişlerim olacak,benim
Anlatamadan, anlaşılamadan,
Belki kahrederek,
Belki küfrederek,
Belki üzülerek...
Gidişlerim olacak.
Vedalar yaşayacağım,
En sessizinden...
Adem ÖZEL (SORGUNLU)
Cok guzel olmus kardesim tebrik ederim
YanıtlaSilCok tesekkur ederim, sagolun.😊🙏
SilCok tesekkur ederim, sagolun.😊🙏
SilGECEYE BEN GELDİM
SilGeceye ben geldim.
Habersiz ve ansız,
Biraz huysuz, biraz arsız,
Ne yollar geldim,
Sezsizden, kavgasız,
.... Dedimya!
Geceye ben geldim,
Rüzgar misali estimde geldim.
Yüz yıllık yolları geçtimde geldim.
Gündüzü bıraktım,
Geceyi seçtimde geldim.
.... Dedimya!
Geceye ben geldim.
İçim doluyken,
Siyahlıklarına,
Karanlıklarına
Yine davetsiz,
Yine yüzsüz,
İşte yine kapında,
Bu hayta şair,
Destursuz tek başına.
Asma suratını,
Ey gece!
Saklama ayını,
Düşürme yıldızlarını,
Her şeyi yazmam,
Her şeyi anlatmam,
Ya anlarsın,
Beni benden alıp,
Eğlendirirsin,
Ya baş köşende,
Edersin gece vakti misafir,
Dinlendirirsin,
Bir çay vakti, vakti takdir.
.... Dedimya!
Geceye ben geldim,
Bir şiir vakti arsız misafir.
Adem ÖZEL (SORGUNLU)
Yüreğine kalemine sağlık abi
YanıtlaSilCok tesekkur ederim, sagolun.😊🙏
SilTebrik ediyorum
YanıtlaSilCok tesekkur ederim, sagolun.😊🙏
SilTebrik ederim, yüreğine, eline sağlık başarılarının daim olmasını dilerim.
YanıtlaSilCok tesekkur ederim, sagolun.😊🙏
Sil