İnternet iyi bir araç, ama bir o kadar da kırıcı ve yıkıcı özelliğe sahip. Eskiden bir konuyu bulmak için aylarca kitapları karıştırır, bilgi edinmeye çalışırdık. Ayrıca kitaplarda bulduğumuz konuları da araştırma gereği duymazdık, nasıl olsa kitapta yazıyor, “doğrudur”, diye. Günümüzde iki saniye içinde konu ile ilgili ayrıntıları bir tuşla bulma şansımız var. Ancak hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu ayırt etmek zor. Eğer konu ile ilgili alt yapınız yoksa boğulur gidersiniz. Şimdilerde, kitap yazma yerine, video çekip yayınlamak moda oldu. E malum bizim toplumumuz okumayı değil, sohbeti seviyor, bu yüzden de bu videolar oldukça etki ediyor.
Internette Diamond Tema adında genç görünümlü birisi dolaşıp duruyor. Donanımlı birisi olduğu belli. Ancak ben onun tek başına bu işi yapabileceğine inanmıyorum, ekip işi olduğu açık ve net. En azından ben öyle olduğuna inanıyorum. Epey takipçisi var. Diamond zeki birisi, sinir uçlarını ve çetrefilli konuları seçiyor. Kendini Molla ya da ‘Mele’ kabul edenler, hakaretlere varan ifadelerle saldırmaya çalışıyor. Saldırdıkça da Diamond’a malzeme çıkıyor. Öfkelenme ve hakaret etme yerine bu iltihaplı bölgeler üzerinde çalışma yapsalar daha mantıklı olur. En büyük yanlışları da iltihaplı bölgeleri savunmaya çalışmaları. Halbuki, Diamond’dan çok önce o iltihaplı bölgelere neşteri kendilerinin vurmaları gerekiyordu. Üstünü örtmekle yarayı iyileştiremezsiniz, kangren olur, organlarınızı kaybedersiniz. Diamond ayarında başkaları da var. Ateist olduklarını bazen açık seçik söylüyor, bazen de amaçlarının”İslamı kötülemek” olmadığını , “yanlış bilinenleri düzeltmek” olduğunu , söylüyorlar. Ayetler üzerinde de şüphe doğurucu ifadeler kullanıyorlar. Kuran’ı Kerim’in Allah(cc) tarafından gönderilmediğini, Hz Muhammed’in bizzat kendisinin yazdığını söylüyorlar. Mollalarımız peygamberimizin “Ümmi” olduğu, okuma yazma bilmediği konusunda ısrarcı. Peki, gerçek öyle mi; İlahıyatçılarımızın büyük çoğunluğuna göre peygamberimiz okuma yazma biliyordu. Ben de buna inananlardanım. Peygamberimiz çok zeki ve atılgan bir insandı. Henüz yirmi yaşındayken Hılfu’l Fudül cemiyetinin üyesiydi, Türkçe deyişle “ Erdemliler Cemiyeti”. O dönem Arabistan’da devlet olmadığı için bu tür kuruluşlar hep vardı. En ünlüleri Peygamberimizin de içinde bulunduğu Erdemliler Cemiyeti idi. Bir bakıma bir sendika veya siyasi parti gibi bir işlevi vardı.
Hilfü’l- Fudul’a katılanlar cemiyete ait anlaşma yeminini kabul ederdi. Toplamda 3 maddeden oluşan anlaşma yemininin içeriği ise aşağıdaki şekildedir. 1. Mekke’de hangi halka mensup olursa olsun zulme ya da haksızlığa uğrayan bir kimsenin yanında yer alacaklardı.
2. Mazlum ile kendisinin hakkı alınıncaya kadar yekvücut olunacaktı. Yani mazlumun hakkı zalimden alınana kadar Hilfü’l Fudul’a üye olan herkes, zalime karşı duracaktı.
3.Deniz tek bir tüyü ıslatana kadar, Sebir ve Hira Dağı yerinde durduğu sürece ve mali durumda tam bir eşitlik olana kadar anlaşma yemininde bulunan tüm maddeler geçerli sayılacaktı.
Mekke’nin ileri gelenleri bu cemiyetin üyesiydi, ancak Ebu Cehil değildi. Çünkü kendisinin dahil olduğu, hatta lideri olduğu kuruluşlar vardı. Mesela ; Dar ün Nedve’nin başkanı konumundaydı. Dedesi Hişam ölünce yerine geçmişti. Asıl adı Amr bin Hişam. O’na Ebu’l Hakem diyorlardı. Yani; Bilgeliğin Babası. Aşağı yukarı Mekkenin söz sahibi şahıslarından birisi. Dedesi Hişam ‘Mekkenin Efendisi’ olarak kabul edilirdi. Ölüm tarihi Kureyşli’ler tarafından takvimlerinin başlangıcı olarak kullanılıyordu. Ebu Cehil kendi inançlarının da lideri konumundaydı. Bir bakıma müşriklik inancının “peygamberi” konumunda olan bir adam. Ebu Cehille Peygamberimiz yaşıtlar. Ebu Cehil’e ‘Bilgeliğin
Babası’ diyen Mekkeliler ; Peygamberimize de ‘Muhammedül- Emin’ diyordu. Ayrıca, Muhammed ‘Yalan Söylemez’ diyorlardı. Bunu söyleyenler arasında şüphesiz Ebu Cehil’de vardı. O’da ; “Muhammed kendisinden emin olunan ve bir kez olsun yalan söylediğine şahit olunmayan” kişidir, diyenlerdendi. Ne zaman ki Risalet başladı, elinden liderliği kaptıracağını anlayan Ebu Cehil O’na azılı bir düşman oldu. Peygamberimize ‘Ebter’ diyordu. Yani soyu kesik, erkek çocuğu olmayan. Artık Amr bin Hişam’ın adı ‘Ebu Cehil’ yani cehaletin babası, yine’ Firavun el-Ümme’ (Ümmetin Firavunu)idi. İslamın en büyük düşmanı. KURAN’I KERİM’İN ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN ENBÜYÜK DELİLİL EBU CEHİL’dir. Hz Muhammedin yalan söylemediğini en iyi bilenlerin başında Ebu Cehil geliyordu,çünkü.
Ebu Cehil öldü. Kemikleri çürüdü. Ama o kemiklerden oluşan tozlar savrularak kıtaları dolaşıyor, asırlara meydan okuyarak birçok bedende kendini gösteriyor. Örnek mi istersiniz; bakın Netanyahu’ya, Biden’a, Trump’a , Putin’e, Kuzey Koreye, İran’a, Irak’a ve daha bir çok mazlum çocuk ve insan katillerine , Ebu cehil’in ete kemiğe bürünmüş haliyle karşımızda duruyorlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder