Bir banka otursam,
Tanımadığım o kişi dönüp baktığında;
‘Renklerim, renksizliğim,
Hissedip hissedemediklerim,
İçime yuva yapıp içime sığdıramadıklarım,
Uzun ince yolum’
Dilimde can bulsa.
Eşiğin öbür tarafında güçlü adımların ritmine ayak uydurmaya
çalışan yorgun pabuçlar görüyorum.
Yağmur yüklü bulutları kıskandıran sisli gözler var mesela.
Zemheri kışları aratan sözler bile var.
Bunlar hep var ve var olmaya da devam edecek.
Olsun.
Eşiğin öbür tarafında bir uçurtmanın sevinciyle dünyayı
gülümsetebilen yüzler de görüyorum.
Mesela çıplak ayaklarıyla toprağın tüm alçakgönüllülüğünü
özümseyen birileri de var.
Papatyaların, frezyaların güzelliğine bu dünyayı daha
yaşanılır gören güzel gözler de var.
Gözler neyi görmeye niyetlenirse onu görür.
Sen neye niyet edersen o sana kendini gösterir.
Sen sevgiyi görmek istersen o kendini aşikâr eder.
Sen güzellikleri görmek istersen ama gerçekten istersen evet
göreceksin.
Çünkü sen niyetlerinde gizlisin.
İster geceyi görürsün ister yıldızları,
İster yağmura söversin ister toprağın bereketini, kokusunu
çekersin içine,
Hiç mi olmadı bir şemsiye açar yine yoluna bakarsın.
Eşiğin öbür tarafında bir hayat var.
Pek afili yalnız.
Bir banka sığdırılamayacak kadar da detaylı ve destansı
olanından bir hayat.
Koşalım o vakit.
Niyetimiz sağlam olsun biz koşalım, bir yerlerde yolumuz
kesişir elbet.
Bir yerlerde varır buluruz kendimizi.
Bir yerlerde görürüz görmek istediklerimizi.
Biz koşalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder