KARLARA YAPILMIŞ SANSÜR: YOLLAR/Prof. Dr. Mühim Birinsan


Bir kar tanesi düştü yeryüzüne, her gün binlercesi. Yol kenarları karla doluydu, çatılar karla doluydu, ağaçların dalları karla doluydu, dağlar ve tepeler de. Fakat o işlek yollar? O yollarda niye kar yoktu ki? Neden kar yollara yağmaz? Bulutlar neden yolların üzerine bırakmaz kar tanelerini? Mevsim kışken yapılan yolculuklarda hep akla takılır durur bu sorular; neden sonra yaz gelir, erir gider tüm bilinmeyenler zihinden, kırıntılarını da bırakarak bir köşeye.

Biri ölür, her gün binlercesi ölür. İnsan yapamayacağını düşünür gidenin yokluğunun verdiği taze rahatsızlıkla. Feryatlar, figanlar… Dizleri döver eller. Fakat o rahatsızlık da bayatlar mevcut her nesnenin bayatladığı gibi, entropi işte… Unutulur her şey zamanla. Alışılır her şeye çünkü alışmaya çalışmak diye bir şey yoktur. Alışmak zorundadır insan.

Bir kuzu doğar, annesinin de bir zamanlar doğduğu gibi. Büyür; sütünden yararlanılır önce, etinden ve yününden sonra. O yün, bir kumaşa dönüşür maharetli ellerde: Yeşil, kenarları sarılarla işlenmiş bir kumaş. Zamanı gelir bir tahtanın üstünü kaplar, her gün binlercesinin üstünü.

Bir marangoz. Atölyesinde sanatını icra eder. “Çevrilen dolaplar”ın da imalatçısı odur, yeni evlenmiş çiftlerin karyolasını da o imal eder. Her gün bir mamul çıkar elinden, her yıl binlercesi. Gün olur yeni aldığı ayakkabısını giyip geldiği atölyesinde yeni bir “insankabı” üretir, hiç bilemeden hangi insanın o kaba gireceğini.

Bir damla petrol çıkar topraktan, her gün binlerce damla petrol çıkar. Savaşlar yaşanır o petrol damlaları için, ülkeler birbirini yer, stratejik planlar yapılır, füzeler bombalar üretilir. Bir petrol damlası için milyonlarca damla kan ve gözyaşı akıtılır. Şüphesiz bunun da bir sebebi vardır.

Bir fabrika, otomobil fabrikası… Bir araç üretilir, her yıl binlerce üretilir. Bir milyonuncu araç büyük bir törenle banttan indirilir. Bilinmez ki o araç bir belediyenin hizmetinde cenaze taşıma aracı olarak kullanılacaktır.

Peki, neden kar yollara yağmaz ki?

İşte şimdi anlıyorum. Yollara kar yağsaydı tabutun üstünü örtecek kumaşın yününü sağlayan o kuzu doğmazdı. O tabutu taşıyacak o bir milyonuncu araç üretilmezdi, o aracı yürütecek petrol için savaşlar da yaşanmazdı. Kendini taşıyacak tabutu yapmazdı o marangoz, ölmezdi. O kaba girmezdi. Eğer yollara da kar yağsa, kapanırdı yollar. O kapalı yollardan hiç kimse ebedi istirahatgahına götürülemezdi ki. İşte şimdi anlıyorum, işte şimdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder