SONBAHAR I / Mehmed YAŞAR














Nedir solgun yüzünde okuduğum bu telaş 
Bir rûzigâr misali gelip geçişin neden
Kaç yağmurla sırdaşsın, kaç ölümle arkadaş
Kaç ayaz yordu senin yüreğini bilmeden?

Dokunmaz mı hiç güneş senin topraklarına 
O taptaze eliyle, o sıcak nefesiyle
Ya rüzgâr getirmez mi yeşil yapraklarına
Matemden başka bir renk, uğuldayan sesiyle?

Ey mevsimi melalin, ey sonbahar, ey hazan
Her mevsimden bir cüzü taşırsın üzerinde
Senin de kaderini böyle yazmıştır yazan 
Senin de sakladığın hüzündür gevherinde



***
MİHNET













Bir kâğıt, bir kalem elde var şiir
Bir adım, bir menzil yolda var şiir
Yayan ve yapıldak, kan, revan bülbül
Bir diken, bir sayha gülde var şiir..


***
PİYASA ŞİİRİ













Koltuklar
Takım elbiseler içinde yürüyen dilsiz uşaklar
Üstüne az gelişmiş mesai bitimleri
İple çekilen cumartesiler, pazarlar
Bizim çektiğimiz miladî Cuma, hicrî Cumartesi akşamları
Ne çekiyorsak, çektiğimiz bundan değil mi zaten
Sonra mı?
Sonrası biraz küfür, biraz iman
                              
“Bir dikili taştan gayrı nem galdı”

Bürokrasinin çiçekleri dolaşıyor parke taşlarında
Formal kokular sızlatıyor direğini burnumuzun
Telgrafın telleri
Aaaah telgrafın telleri
Kuşlar unutalıdan beri
Hatta Lozan’dan beri
Neyse…
Unutmak için sakladığımız dünleri
Sırtındaki çuvalda biriktiriyor bir adam
Kişisel erişim noktamızı açmamızı bekliyor belki de
Sonra mı?
Sonrası biraz şiir, biraz türkü

                               “Bir akılsız baştan gayrı nem galdı”

Ayın 15’i, iki nokta üst üste, mübarek gün
Viski şişelerinden içtiğimiz sular
Ve Gazze
Ve bir kısa mesaj
Ve 5 TL
Damlaya damlaya dağılan vicdanımız
Ne uykulardan geçtik de geldik oysa biz
Nice yürüyen merdivenler katettik
Sonra mı?
Sonrası biraz Çeçen ağrıları, biraz Urumçi sızıları

                               “İki damla yaştan gayrı nem galdı”

Pardon!
Biraz fikir alabilir miyim
Şöyle ortaya karışık
Az açık oturumlu, bol gözyaşılı
Biraz da hamaset serpiştirin üstüne lütfen
Niğbolu’dan ya da Malazgirt’ten olsun
Durmasın babaanneler ‘Yasin’ okusun
Kimse oturmasın yerime
Kimliğimi kaptırdığım bankamatiklere
Bir saygı duyup geliyorum hemen
Ve gecelerimi çalan tasarruflu ampullere
Sonra mı?
Sonrası biraz ilave yazı, biraz yer bildirimi

                               “Bir yaralı döşten gayrı nem galdı”




Not: Şiirdeki siyah puntolu olan mısraları editör düzenlemiştir.



MÂH-I RAMAZAN






Hak bin devayı bin derde
Sunar mâh-ı Ramazan’da
Şol şeytanlar zincirlerde
Tüner mâh-ı Ramazan’da


Saflar huzûra garkolur
Kalpler sürûra garkolur
Kandiller nûra garkolur
Yanar mâh-ı Ramazan’da


Teravihler Cennet kokar
Zaman bereketle akar
İnsan hayretlerle bakar
Donar mâh-ı Ramazan’da


Güvenme topuza gürze
Sarıl sen sünnete farza
Melekler semâdan arza
İner mâh-ı Ramazan’da


Amellerince herkesin
Verirler berat belgesin
Açar en serin gölgesin
Çınar mâh-ı Ramazan’da


Kişi bakmadan yaşına
Koşarsa ahret işine
Sabr ekmeğin, kurb aşına
Banar mâh-ı Ramazan’da


İtikâf ile zühdetmek
Salih amele ahdetmek
Kem nefse rağmen cehdetmek
Hüner mâh-ı Ramazan’da


Bir dua ki olur bin er
Gönül nefs atına biner
Yazılır bir ecre biner
Biner mâh-ı Ramazan’da


Nice gözün durur yaşı
Pişer her ocağın aşı
Yoksulların pür-telaşı
Diner mâh-ı Ramazan’da


Hakk, İsmâil’i koçlukla
İbrahim’ini hiçlikle
Cümle mü’mini açlıkla
Sınar mâh-ı Ramazan’da


Rahmettir bu ayın başı
Orta, mağfiret güneşi
En son cehennem ateşi
Söner mâh-ı Ramazan’da


Hayat dedikleri rüya
Hayy’dan geldik gerçek bu ya
Bu can inşallah Hû’ya
Döner mâh-ı Ramazan’da


***


TÜTÜN


Abi selamun aleyküm.

aşağıdaki rubai m.yaşarın kendi ağzından serdedildi.
Yol'umuza arz ederim.
Hem de bunu bir çaşıt edası ile bildirmekten dahi imtina etmeden.
Fazlı BAYRAM


Bakmazlar kalplerinde haset mi var kin mi var
Ey tütün toprakta senden hoş ekin mi var
Ey sigara senle ben ateşsiz olamayızEsrarını ki aşkın yanmadan bulamayız

***

DEVÂ




Metin Acar'a


Kafam çöl bulanığı, serâpâ serâbım ben
Derdimendim, nâçârım, bîkesim, harâbım ben
Bırakma, tek ümîdim Sen'sin, Sen'dedir devâ
Serildim yollarına, pâyine turâbım ben


***

SEYR





Umutlar tükenmez son ân’a kadar
Irmağın telaşı ummâna kadar
Kıyâmet kopar mı sandın? Allâh(c.c)’ı
Zikreden son “insan” kalana kadar


***




Yarmışlar da sadrımı içine Sen koymuşlar
Sen’le işlenen nakış, bin bir desen koymuşlar
İyice düşünmüşler ve sonunda ismimi
Hep Sen’inle konuşan Sen’le susan koymuşlar



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder