“bir ömür daha lazım vefatımızdan sonra
çünkü bu ömrümüzü yalnız umutlanmakla geçirdik”
onurlu yaralar taşıyor gövdemiz
yağmalanmış ruhlarımıza
ruh üflüyoruz yeniden taze bahar çiçekleriyle
nehirler yürüyor saçlarımıza
eteklerini toplamış nazlı bir gelin gibi
süzülüyor umut,
sürgün ve münzevi tenimize
adınca sesleniyoruz
soluğumuzun değdiği iklimlere
hey, diyoruz!
hey! dağ maralı
sadaktan çekilen her kelime
otağını kurar delik deşik
av olmaya tiryaki tövbekar avcının hüznüne
avcı ne bilsin vurulduğu yerden çiçek açmayı
açık unutulmuş kitabın yarım masalı hey!
şakağındaki gelincik
çağdaş kadınların ağaran yazgısı
bakışında taze yaralar var
gel, in dağlarından lekesiz yağmurlar sürelim
sağ salim çıkalım bu rüyadan da
nasılsa kapanmaz
bakışına şerh düşen kırılgan yara
gel; toprağı, dağları ve sabahları
sarsarak geç ülkemizin kentlerinden
bir mısradan öbürüne
düş yoralım şiir niyetine
gel, soyunalım sırlarımızdan
aşina uçurumlar bulalım
düşerse gelincikler karanlığa
güle yaslanalım
çünkü helaldir kanımız aydınlıklar doğuran umuda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder