Zamanın son rekatında
Aşkın ıskalanmış bir
düşündeyim
Yitirdim
El değmemiş tutkularımı
Güz gelmiş burçların ılık
nefesine
Yağmuru yaralıyor
Elime bulaşan muştuların
Uzak bir denizi seriyor
rüzgâr
Süzülüyor martı sesleri damıtılmış duygularımda
Sessiz bir gece
Öylesine bir gökyüzü
Bir vaktin artık
saatlerinde
Gözyaşlarıma incinmiş bir
mısra birikiyor
Günün değil
Gecenin kalbime bıraktığı
boşluğu düşünüyorum
Güneşin göçebe ihtirasları
ellerimde dimdik
Eğiliyor
Önümüze saçılmış bir mavi
Diz çöküyor
Akşamın gürültülü vaktine
Çıt
Düşse çığlığıma
Ürperirdi Kar yağan
saçlarımın asaleti
Eşiğine dökülmüş
Kör vaktin daralmış
ilmeğinde
Esrarını bağlıyordu
gözlerim
Dayanıyor her gece
Keskin dudakların titrek
soluğuma
Kargışlıyor ruhumun
iklimlerini
İntiharımı besleyen
rüzgârın ıslak soluğu
İlmek ilmek çoğalıyor
Yitik bir simyanın ağına
düştüm
Örülüyor kederin
kelepçeleri
Acı tınılarla birikiyor
yazgımın ellerine
Umutlarımı kapatan
bulutların fırtınaya karşı duruşu
Utanıyor gözlerinde
Şiirimi okyanusa mahpus
eden
Kiralık bir hüzünle
hücremde bekliyor aşk
Tutkularım
Düşmüş eşelenmiş yüzünün
kuyusuna
Çakıl taşlarını sürükleyen
gözlerinin buğusu
Hırpalıyor
Sırlara bulaşmış titrek
ellerimi
Çarpıntıyı çağırıyor
Kırlangıcın dayanılmaz
ıslığı
Tenha bir zamanın
kıyısında bekliyorum
Kardelendir
Acının tılsımına
başkaldırmış gözlerin
Karanlığı hançerleyen
ışığın kıvılcımıyla
Özgür edilirdi aşklarım
ABRULİ BİR AŞK
Sesini duyuyorum
Durulmayan kalbimin
körfezine akan ırmakların
Dudaklarımın şelalesinde örselenen
bir yığın alev
Ödünç alınmış
düşleri şakaklarımda çözüyor
Yüreğimde yol alan
kilitlenmiş bir çağdayım
Mavi sular ölümün sırlarıyla
öpüşüyor
Uzun susmaların anlattığı
cümlelerin dinginliğinde
Başka
aşkların ağlarına tutunmuş hayallerim
Kimsesizliğinin uğultusundan
çıkmak için
Buğulu zamanların
dillerine düşmüşüm
Gözleri çalınmış şehir
sessizce ağlıyor
Öç alınmış yıldızlar
savunmasız
Gerinmiş akşamın örtüsünü
kaldırıyor
Sen ve ben
Ebruli bir rengin gizemine
hapsolduk,
Erken uyanmış nehir
sularında durulandık
Şimdi bekliyoruz
Çapraz dilimlenmiş
duygularımızı
Yalnızlık tenimizin
kokusuna tutunmuş
Karşılamayı umuyoruz
sabahın renklerini
Sürgün mısraları kuşanmış
bir şiirin nakaratını duyan
Gün ışığının linç ettiği
gölgeler diriliyor
Hiç gidilmemiş bir şehrin
dillerine düşmüş şarkımız
Sesimize bir kıvılcım
tutuşmuş
şarkılarımız yanıyor
Mısraları kurşuna dizilmiş
bir şiirin
Gövdesine okyanus akıyor
Yan yana
yürümeyiz körebe öğreniriz
Su sarnıçlarına küskün
hayatın kaldırımlarında
Kefenlenir gökyüzüne
dizilmiş yıldızlarımız
Şehrin dudaklarını
ıslıklayan sır bekçileri
Bizi bekleyen kelebek
kanatlarına saklanmış
Saçlarımız bulutlara
dokunan sırların büyüsüyle kurulanır
Bölüşürüz usul usul
çoğalan kederimizi
Sırların yedeğinde tutulan
duyguları yüreğimize örteriz
Ortak dilimizi mavi sulara
daldırıp serinleriz
Özleriz daralan aşkın
tutkun sözlerini
Bu gün
Acıyan mürekkebi mektuplara
döküp
Ölümsüz zamanın dışına
atmışım
El değmemiş tutkularımı
anlıyor musun?
Bir varmış bir yokmuş
demeden ben gideceğim
Yokluğumun kederi
okyanusun mavi sırlarını sızlatacak
Biliyor musun?
Sen
Yüreğimin kıyılarına vuran
efsunlu bir yolcuydun
Sözlerin, güvertemden
savrulan sevda güvercini
Tapınaklara düşen ruhumdan
tutuşuyor gün ışığın
Her gün bir can yongası
sözün birikir
Ömrümün sakin sayfalarına
***
ÖKSÜZ TUTSAKLIK
Sınanmış bir yürekten çalınan şehrin sırları
Damıtılmış bir akşamın
soluğuna saklanıyor
Sokakların acıları
süslenmiş gölgelerin surlarına
Kaybolmuş gecenin pusulası
Teğet
geçiyor
Karanlığın kollarına
serilen yalnızlık
Öksüz tutsaklığına yapışan
kırgın ay ışığını
Bakıyorum
Akşamın duldasına sığınmış
çılgınlığa
Sessizce çıkarmışım günün
hırkasını
Daha sönmemiş dilini
bilmediğim lambalar
Dökülür acıların boğulan
sokaklarına
Işıltıları devşirir içimde
çırpınan içimi
Aklıma düşer zambakların
uyanma vakti
Gözlerinin içinde
ergenleşen hüzün
Eritir yıldızlara tutunan
şiirlerimi
Kalbime biriken köz
Ömrümün kutsanmış
kandillerini yakıyor
Kapanmıyor
Kirpiklerim gökyüzüne
gömülü
Tereddütsüz ruhum
bedenimden firari
Unutmuşum üflenmiş
sözlerin tılsımını
Zonkluyor beynimde
bir hayatın kaybedilmiş
sanrıları
Türküler söylenmiş adanmış
günlere
İşliyor sarsak duyguları
eşelenmiş tenime
Tedirgin bir zamanın
sessizliğinde
Peşine düşer düşlerinin
Eteğine döktüğüm iki
büklüm şiirlerim
Kelimenin kalbinde biriken
tutkumu
İkiye bölen sözlerin
Bir nehrin bir coğrafyayı
böldüğü gibi
Bir yanı mavi sularla
örülmüş okyanusa dokunur
Diğer yanı efsunlanan
papatyanın gölgesinde uyur
Tünemiş zifiri bir
sessizliğin dallarına
Korunaksız bekliyor
kaybolan sır
Dilek taşlarına kurdele
bağlayan beyaz bir el
Şehrin görünmeyen bir
yerinde her şeyi hatırlıyor
Mühürlenmiş anılarımı
yağmurların yıkadığı vadide
Susuyor şehrin kalbine
biriken çığlık
Gömülüyor
Şimdi şarkımızın serüveni
Çiseleyen şiirimin
nakaratına
Daha önce sınanmış
acılarım
Bir hançer gibi
Bir daha dönüyor
saplandığı yerde
Çoğalıyor düşlerimle
Sızılarının doğusuna
tutulmuş güneş
Batısında sessiz suların
avlusunda biriken zaman
Külleniyor ikimiz için
Gözlerine tutunmuş masal
Ürperiyor tenimde
Sen
Zamanın zırhını fırtınayla
paralayan aşk
Hazırsın
Pusuda bekleyen gecenin
büyüsüne
Kayıp gün bitmeden
çözülmüş duyguların
Saklanıyor düşlerin,
dilimin kıvrımında
Kamaşıyor beyaz zırhın
yakışmış tenine
Sızlıyor kabuklanmış
Kılıçsız açtığın yaralarım
Ben açıklayamıyorum
Öksüz tutsaklığını tutuşturduğun
yangından
Yontuyorum çırpınan
kalbimi
Ufalanıyor hırpalanmış göz
yaşlarım
Okyanusun gözlerini
görmemişim
Kederleniyor içime akan
soğuk ırmaklar
Sen
Günün zulasında biriken
bir ayinin kavgası
Bilinmiyor yıldızlara
sakladığın fısıltıların
Ufukların eskiyen
rüyasından ilham almışsın
Kehribarı biriktirdin
şehrin tenine dokunan
Bu vakte kadar hangi
mevsimin atlasında bekledin
Ben
Dinliyorum şarkılarını en
ıssız sözlerin gölgelerinde
Kelepçeler dokunuyor
gelgitlerimin ellerine
Kenetliyor öksüz
çocukluğum
Göğsüme çarpan sözlerin
Düşüyor içime
Beyaz papatyanın kokusuna
tünemiş
Başka ırmakların sevdasına
kanmış kırlangıcı gözlüyorum
Sen
Ruhumda biriken donuk bir
baharsın
Başka mevsimlerde
topladığın yapraklar
Şiirini okuyor tutsaklığın
Gözlerinde biriken dilsiz
resim
Anlatıyor adsız bir masalı
Okyanus yıldızına maviyi
vermiş
Bu gece de uyumuyor
Akşamın duldasına sığınmış çılgınlığa
YanıtlaSilSessizce çıkarmışım günün hırkasını
Daha sönmemiş dilini bilmediğim lambalar
Dökülür acıların boğulan sokaklarına
Işıltıları devşirir içimde çırpınan içimi
Aklıma düşer zambakların uyanma vakti
Gözlerinin içinde ergenleşen hüzün
Eritir yıldızlara tutunan şiirlerimi
Çok İyi Şiir, Elinize Sağlık