Çocukluğumda Pazarcık'ta bir demirci dükkanında
çalışmıştım. Kalfalardan biri:
"Bana iş vermiyorlar" diyerek bir gün işe
gelmemişti.
İkinci gün işe geldiğinde, eline kocaman bir balyoz
verdiler. Örsün üzerindeki demire ilk vuruşunda balyozun sapını karnına vurdu.
Niye iş vermediklerini o şekilde anladı.
"Bir Hocam"ın olduğu resimlerde yer alamamaktan
şikayet etmiştim hep. Bu hafta çağırdılar, resmi çektirdiler: Yunus Abi, Hacı
Ahmet, Ferhat ve Dr. Mehmet şahit ki; başka bir dünyadan başka bir şehre gelmiş
gibiydim.
Dönüşte arkadaşları bırakacağım yerleri şaşırdığım gibi,
evi bulmakta da zorlandım. Uzun lafın kısası; meğerse kaldıramayacağın balyoza
sarılmaya-cakmışsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder