Döngel Köyü İlkokulun dan 1980 yılının mayıs ayında mezun
oldum. Aynı yıl komşu köyümüz Tekir'de bulunan Tekir Ortaokuluna kayıt oldum.
Bizim köyden benden başka ortaokula kayıt yaptıran öğrenci olmadı. İhtilalden
iki gün sonra 14 Eylül 1980 tarihinde ortaokula başladım. Okula gitmeden önce
ortaokul binasını zihnimde laboratuvarları olan, derslikleri kocaman,
bahçesinde futbol, voleybol sahası bulunan gelişmiş modern bir bayındırlık
yapısı olarak hayal ediyordum. Okula başladığım gün okuyacağımız derslikleri
görünce hayalî hüsrana uğradım. Ortaokulun kendi binası yok. Eğitim Tekir Köyü
Camisinin bodrum katında bulunan dersliklerde devam ediyor. Derslikler yirmi
metrekare genişliğinde. Tuvaletler caminin dış kısmında yer alıyor. Cami
cemaati ile öğrenciler aynı tuvaletleri kullanıyor. Müdür odası caminin giriş
kısmının sağ tarafında yer alıyor. Müdür, müdür yardımcısı, memur, hizmetli ve
öğretmenler aynı odayı kullanıyor. Dersten geç çıkan öğretmene müdür odasında oturacak
sandalye kalmıyor. Okul olarak kullanılan yer fiziki yönden çok vahim durumda.
Okul bahçesi bir voleybol sahası büyüklüğünde ancak var. Bütün imkânsız
şartlara rağmen, Tekir’de ortaokul olması bizim için büyük bir imkân, büyük bir
şanstı. Eğer Tekir’de bu ortaokul olmasaydı hiçbirimiz şehre gidip okuma
imkânına sahip değildik.
Birinci sınıfa başladığımız ilk gün sınıf arkadaşlarımızla
tanıştık. Aradan yarım asra yakın süre geçtiği hâlde hepsinin ismi dün gibi
aklımda. Sınıfımızda Tekir Köyü merkezinden Erol Aygün, Gülcan Gözükara, Metin
Gözükara, Şükrü Kayıran, Ali Terlik, Veysel Coşkun, Muazzez Akçadağ, Emiş
Bacak, Alaçayır Obasından Yakup Kaşık, Ramazan Kara, Adnan Akkoyun, Yakup
Ceyhan, Gösteren Obasından Bekir Akçadağ, Hacıveliler Obasından Âdem Karaca,
Döngel Köyü merkezinden Teyfik Karadaş, Kocalar Obasından Şahin Çaka, Mehmet
Çaka, Yeşilgöz Obasından Yılmaz Demir, Yıldırım Demir olmak üzere toplam on
sekiz öğrenci vardı. Okulun toplam öğrencisi elli kişi civarındaydı.
Bu öğrencilerden Şükrü Kayıranın babası ilkokul müdürü,
Veysel Coşkun'un babası sağlık memuru ve Muazzez Akçadağ'ın babası orman
muhafaza memuru olarak görev yapıyordu. Emiş Bacak ise orman muhafaza memuru
olan dayısının yanında kalıyordu.
Diğer on dört öğrenci o yörenin insanıydı. Köylerimiz farklı
bile olsa bazı arkadaşlarımızı yakinen, bazı arkadaşlarımızı şahsen tanıyorduk.
Adnan Akkoyun ve Âdem Karaca ilkokuldan sonra ara verdikleri için yaş olarak
bizden biraz büyüktü. Ortaokula geldiklerinde sakal tıraşı olmaya
başlamışlardı.
Okulumuzda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni ve Okul
Müdürü Bekir Ayhan, Sosyal Bilgiler Öğretmeni ve Müdür Yardımcı Cemal Çiçek,
Sosyal Bilgiler Öğretmeni Kâmil Aşık, Türkçe Öğretmeni Mehmet Kurtar, Matematik
Öğretmeni Yaşar Tutar, Matematik Öğretmeni Necati Alpay ve Fen Bilgisi
Öğretmeni Ali Turan olmak üzere toplam yedi öğretmen görev yapıyordu.
Okulumuzun kâtibi İbrahim Yılmaz ile emektar hizmetlimiz
Ramazan Kara abiden bahsetmeden geçsem vefasızlık yapmış olurum. Ramazan abi
okulun her yerini temizler, sobaları yakar, öğretmenlerin çaylarını demler ve
okulun her yerini yılda en az bir kere boyardı. İbrahim abi ise ihtiyacımız
olursa daktilo ile dilekçelerimizi yazardı. Okulumuz öğretmeni öğrencisi ve
diğer çalışanlarıyla birlikte büyük bir aile gibiydi.
Okulun ilk günü bismillah diyerek derslere başladık. Mehmet
Kurtar Türkçe ve Resim derslerimizi okutuyordu. Branşı Türkçe olduğu halde
Resim dersinde müfredatta uygun şekilde işliyordu. Kara kalem, sulu boya, pastel
boya çalışmalarını usulüne uygun olarak yaptırıyordu.
Yaşar Tutar Matematik ve Trafik derslerimize geliyordu.
Trafik dersini de Matematik dersi kadar ciddiye alıyordu. Bu ciddiyetin yıllar
sonra sürücü belgesi alırken büyük faydasını gördüm. Kâmil Aşık Sosyal Bilgiler
ve Beden Eğitimi dersimizin hocasıydı. Sosyal Bilgiler dersini bir tiyatro
oyuncusu edasıyla zihnimizden çıkmayacak şekilde anlatırdı. Beden Eğitimi
dersinde şınav, barfiks gibi zor olan hareketleri bile usulüne uygun olarak
yaptırdı. Ali Turan Fen Bilgisi öğretmenimizdi. Köyde elektrik olmadığı için
caminin aküsünü kullanarak deney yaptırırdı. Cemal Çiçek İngilizce dersimizi ve
Müzik derslerimizi okuturdu. İngilizce dersinde bir yılda bin kelime öğrenerek
iki sayfalık kompozisyon yazabilecek seviyeye ulaştık. Müzik dersinde ise bol
bol türkü söyledik Bekir Ayhan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini gayet ciddi
şekilde işlerdi. Necati Alpay İş ve Teknik dersinde erkek öğrencilere ecza
dolabı, sınıf kitaplığı gibi kalıcı eserler yaptırırken, kız öğrencilere makrome,
seccade gibi işe yarar çalışmalar yaptırdı.
Okulun her tarafı buram buram disiplin kokuyordu. Disiplin
konusunda hiçbir öğrenciye taviz verilmiyordu. Ben biraz haylaz öğrenci olduğum
için disiplin cezası almasam bile iki öğretmenden dayak yediğimi
hatırlıyorum. Bana tokat atan
hocalarımızın ellerinde gül bitsin. Derslerine çalışmayan, devamsızlık yapan
öğrenciler kesinlikle sınıfta bırakılıyordu.
Birinci sınıfın sonunda Ramazan Kara, Ali Terlik, Erol Aygün
ve Metin Gözükara sınıfta kaldı. Yakup Kaşık ve Veysel Coşkun yatılı okul
sınavını kazanarak Kahramanmaraş Gazi Ortaokuluna gittiler. Sınıf mevcudumuz bir anda on iki kişiye
düştü.
Ben okula gitmek için altı gidiş altı geliş olmak üzere
toplam on iki kilometre yol yürüyordum. Yesilgöz ve Hacıveliler Obasından gelen
arkadaşlar on kilometre, Alaçayır ve Gösteren Obasından gelen arkadaşlar altı
kilometre yol yürüyorlardı. Toros dağlarının engebeli arazi ve soğuk hava
şartlarında ayakta bot, sırtta mont olmadan yoğun kar yağışı altında yol
yürürken çektiğimiz zorlukları hatırlayınca bazen mutlu oluyorum. Bazen de
duygulanıp ağlıyorum. Öğle yemeği saatinde bakkaldan yarım ekmek, yüz gram zeytin
alarak karnımızı doyurduğumuz yoksul günlerimiz belki de başarımızın ilham
kaynağı olmuştur.
Ortaokul ikinci ve üçüncü sınıfta da aynı azim ve
kararlılıkla okulumuza devam ettik.
İkinci ve üçüncü sınıfta sınıfımıza gelen ve giden arkadaşların
isimlerini hatırlamıyorum. Okulumuzda sadece derslerde değil, sosyal
faaliyetler dede başarılı üç yıl geçirdik. On Dokuz Mayıs Gençlik ve Spor
Bayramlarında yaptığımız gösteriler fevkalade güzel olurdu. Biz ateş çemberinin
içinden atlarken bizim yerimize seyirciler yanacağız diye korkardı. Münazara
yarışmasına hazırlanırken yaptığımız araştırmalar ve can alıcı konuşmaları
bugünkü üniversite öğrencileri dahi beceremez.
Jandarma Karakolunun arkasına devlet vatandaş iş birliği
çerçevesinde yapılan ortaokul binasının inşaatında amele olarak çalıştığımız
günleri unutmak mümkün mü? Orman yangınını söndürmeye götürülmemiz akıl işimi.
Şimdi hangi veli çocuğunun orman deposundan kamyona okulun odununu doldurmasına
razı olur. Biz Suçatı Orman Deposundan kamyona okulun odunu nu doldurduk. Orman
yangını söndürmek için dağlara gittik. Belki de şu anda hatırlamadığım başka
işlerde yaptık. Mantık olarak yanlış olsa bile yaptığımız bu işler bizim hayata
hazırlanmamıza katkı sağladı.
Üç yıl okuduktan sonra Tekir Ortaokulundan zor şartların
başarılı öğrencileri olarak mezun olduk. Mezuniyet töreninde;
Ayrılık günleri geldi yaklaştı
İçime bir sızı düştü arkadaş
Üç A sınıfına elveda olsun
Üç yılımda burda geçti arkadaş
Dörtlüğü ile başlayan hüzünlü bir şiir okuduğumu biliyorum.
Ortaokul bittikten sonra arkadaşlarımızın kimi Endüstri Meslek lisesine, kimi
Ticaret Meslek Lisesine, kimi Kahramanmaraş Lisesine giderek memleketten
ayrıldılar. Çeşitli ailevi sorunlar nedeniyle lise eğitimine devam edemeyen
arkadaşlarımızda oldu. Her arkadaşımızın
hayat hikayesini uzun uzun anlatmadan kısaca bugün ki durumlarını anlatarak
konuyu bitirmek istiyorum.
Adnan Akkoyun ortaokulu bitirdikten sonra yurtdışına gitti.
Şu anda yaşamına Fransa’da devam ediyor.
Âdem Karaca liseyi bitirdikten sonra infaz koruma memuru
oldu. Halen Türkoğlu Açık Cezaevinde infaz koruma memuru olarak çalışmaktadır.
Bekir Akçadağ liseyi bitirdikten sonra polis memuru oldu. Şu
anda emekli polis memuru olarak İzmir'de ikamet etmektedir.
Yıldırım Demir liseyi bitirdikten sonra röntgen teknisyeni
oldu. Şu anda Kahramanmaraş Diş Hastanesinde röntgen teknisyeni olarak
çalışmaktadır.
Mehmet Çaka liseyi bitirdikten sonra özel sektörde çalışmaya
başladı. An itibariyle Kahramanmaraş’ta bulunan bir tekstil fabrikasında
yönetici olarak görev ifa etmektedir.
Şahın Caka ortaokuldan sonra ticarete başladı. Alanya'da uzun
süre marketçilik yaptı. Şu anda Kahramanmaraş’ta yaşamaktadır.
Yakup Ceyhan askerlikten sonra Tekir Belediyesinde memur
olarak görev aldı. Halen Kaski’de muhasebe memuru olarak çalışmaktadır.
Teyfik Karadaş Eğitim Fakültesini bitirdikten sonra Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli okullarda öğretmen ve yönetici olarak çalıştı.
Kurumlar arası nakil yoluyla Gaziantep Üniversitesine geçti. Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesinden şube müdürü olarak emekli oldu.
Şükrü Kayıran Üniversiteden Jeoloji mühendisi olarak mezun
oldu. Mezuniyet inden sonra Kahramanmaraş’ta serbest Jeoloji mühendisi olarak
çalışmaktadır. Kurak arazileri yeşertmek için sondaj çalışması yapmakta ve
aktif siyasetle uğraşmaktadır.
Yakup Kaşık üniversiteden maden mühendisi olarak mezun oldu.
Anadolu üniversitesinde memur olarak göreve başladı. Halen Kahramanmaraş AÖF
şube müdürü olarak görev yapmaktadır.
Veysel Coşkun Üniversitesi den sağlık bilimleri lisansiyeri
olarak mezun oldu. Halen Erdemli Sağlık Meslek Lisesinde meslek dersleri
öğretmeni olarak çalışmaktadır.
Yılmaz Demir Üniversiteden metalürji mühendisi olarak mezun
oldu. Çeşitli kurumlarda metalürji mühendisi ve yönetici olarak görev yaptı.
Botaş Doğalgaz Bölge Müdürü iken emekli oldu. Halen Türk Akım A.Ş de üst düzey
yönetici olarak çalışmaktadır.
Bayan arkadaşlarımızla ilgili olarak kesin olmamakla
birlikte;
Gülcan Gözükara’nın türban nedeniyle liseden ayrılarak
Kahramanmaraş'ta tekstil sektöründe iş yeri açtığını, Emiş Bacak'ın ortaokuldan
sonra okuyamadığı ve evlenerek Konya'ya yerleştiğini, Muazzez Akçadağ'ın
hemşire olarak görev yaptığını bilgisine ulaştım.
Tekir Ortaokulundan sınıf arkadaşlarımın eğitim ve iş
hayatında gösterdikleri başarıdan her zaman iftihar ettim. Bundan sonra da
iftihar etmeye devam edeceğim. Bizden önceki ve bizden sonraki sınıflarda aynı
başarının olmadığını biliyorum. Bu nedenle sınıf arkadaşlarımla gurur
duyuyorum.
Dersimize gelen hocalarımızdan Yaşar Tutar’ın memleketi Elâzığ’da
genç yaşta vefat ettiğini öğrendim. Yaşar Hocama Yüce Mevla’dan rahmet
diliyorum.
Bekir Ayhan hocam ve Mehmet Kurtar hocam Kahramanmaraş'ta,
Cemal Çiçek hocam Malatya'da, Ali Turan hocam Kocaeli’nde, Kâmil Aşık hocam Konya’da
ve Necati Alpay hocam Kütahya da emekli olarak hayatlarını devam
ettirmektedirler.
Hocalarının hepsiyle sık olmasa da görüşüyorum.
Bütün hocalarımızdan Allah razı olsun. Hepsinde sağlıklı uzun
ömürler diliyorum.
Her şey bir hayal ile
başlar. Ortaokuldaki sınıf arkadaşlarım ve hocalarımla bir yaz günü Tekir'de
bir araya gelip hasret gidermeyi hayal ediyorum. Bu hayalimin çok kısa bir
sürede gerçekleşeceğine inanıyorum. Sürçü lisan etmişsem şimdiden özür
diliyorum.
Hocalarımın ve sınıf arkadaşlarımın hepsine de ayrı ayrı
selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Geçmiş zaman olur ki hayalî cihan değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder