kanatları kırılmış
bir rüzgârın önündeyim
mühürlenen sonbahar
yaprakları
terk ediyor hüzünleri
iniyor kar tanesi
burukluğunda
mahşer yerine siluetim
denizi içtim şarap
tadındaydı
sarhoş olmadım
gönül putundan helvalar
yedim
çare olmadı açlığıma
gölgem saçlarımı okşadı
dokunduğum ağaçlarda
saçkıran
gözlerinden acıya ok gibi
fırlayan
bakışların baygın
dilimin keskinliğinden
kelimeler yarım
menkıbelerden yapılmış
hayallerin iniyor
önümde gölgeden perdeler
acıyla yoğrulmuş sesler
içiyorum
kalbi ölmüş bir asrın
hengâmesinden
dünyanın nefesini
tutuyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder