Yaşanılan ferah veya buhranlı
günlerim varsa bunların temel kaynağı düşüncelerimdir. Peki hafızamda kök salan
bu düşüncelerimin ana kaynağı nedir? Öncelikle Nurettin TOPÇU gibi, millet
olarak bunun sebebini ve kaynağını kültür ve maarif sahasında aramalıyız diye
düşünüyorum. Tabi ki bu minval üzere hareket ancak ilimde, sanatta, iktisatta
üstad, ahlakta önder nesiller yetiştirerek milletin kalbine hakikat aşkının
mukaddes tohumlarını serperek milli düşüncelerimizi kuvvetlendirebiliriz ve
böylece düşünceden harekete, hareketten güzel yaşanmışlıklara doğru nesiller
boyu yol alabiliriz diyesim geliyor. Nurettin TOPÇU aslında “Milli mektebimiz ne medresedir, ne de
çeşitli kozmopolit unsurların karışığı olan bügünkü mekteptir. Müslüman Türk’ün
mektebi, maarif, metafizik ve ahlak prensiplerini Kur’an’dan alarak Anadolu
insanının ruh yapısına serpen ve orada besleyen, insanlığın üç bin yıllık
kültür ağacının asrımızdaki yemişlerini toplayacak evrensel bir ruh ve ahlak
cihazı olacaktır.” bu cümlesiyle
bizleri idrak noktasında tefekküre davet eder. Cihazımız ilimdir ama ilim de
başlı başına bir fazilet değildir. Ancak bu cihazı ustalıkla kullanış tarzımız
bize fazilet kazandırıyor. Bu yüzden düşünce dünyamızdaki varlıklarımızı
yerinde ve zamanında kullanış yöntemimiz önem arz eder.
“Gençlik,
geleceğin tohumudur. Bu tohumun özüne bakarak yarınımızı keşfetmek müşkül
olmayacaktır. Her devrin gençliği, kendi enerjisini harcayabildiği âlemde
yaşıyor.”
Bu cümlede bireysel olarak geleceğime yaptığım yatırımların neler olabileceğini
düşünüyorum. “Düşünüyorum” diyorum, hafıza
listeme yaptığım temizlikten sonra elde kalan düşüncelerim ile baş başa
kalıyorum. Kaç tanesini harekete geçirdiğimi bilemediğimi kendime dahi itiraf
etmekten korkarak sıvışıyorum zihnimde soru işareti gibi duran bu ışıktan. “Bu ışık” diyorum, çünkü bu ışık yine
her şeyin düşünmekten olduğunu ifade ediyor benim için.
Peki bu düşünceler nasıl yerleşti
zihnime?
Düşünce insanı insan yapan bir
değerken, inanç gerçek ve yaşanmış bir bilgi olup düşüncelerimin hareketim ile
bağım olduğunu ifade ediyor. İman ise bir inancın devamı, sürekliliği ve
uzantısı olduğunu fısıldarken “İmanın
içselliği ve derinliği nisbetinde gençlik değerlidir, verimlidir, takdirlere
layıktır. Her cemiyet, kendi gençliğinin çehresinde değer kazanır. Milletin
hayatı içinde bütün gençliğinin varlığı barınmaktadır. Tarihin satırları
altında her devrin gençliğinin çehresi seziliyor.” TOPÇU’nun bu cümlesiyle
geleceğe attığım tohumlar, düşüncelerimin inancımla sulanıp filizlendiğini
söylüyor. “Gaye, muvaffakiyet emelleri
arasında kaybolmaktır.” Ve bu minvâl üzerine vârolmanın aşısıyla gençliği
yenilemek, vârolmanın acısıyla bu sızıda düşünmek ve vârolmanın şuuruyla
düşüncelerimizi harekete dönüştürmek elbetteki vârolması gereken bir mevzudur.
Tabi ki düşünce gen haritama en güzel düşünceleri kodlayarak gelecek vadetmeliyim.
Bu yüzden tarihi ve zamanı unutmayarak geleceğe vârolmak için önce
düşüncelerimden başlamalıyım, vârolmanın acısıyla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder