Gökyüzü..
Alabildiğine mavi..
Ve alabildiğine uzanır ufukların
bitiş çizgisi..
İlkbaharla gelen taze bir bahçe..
Aldığım nefeslerde papatya kokusu
var..
Ve attığım adımlarda onları
incitme korkusu..
Papatyaları severim. Daha çok
minik olanlarını..
Öyle zarif, öyle beyaz ve öyle
korunmayı bekleyen narin bir gelini andırır bana papatya..
Nefesime karışan papatya kokuları
arasında bir ağacın gölgesine sığınıp, sırtımı vererek kitap okumayı da
severim.. Arkama yaslanır, beni başka dünyalara götüren satırların arasında bir
mola verip şöyle bir bakarım içinde bulunduğum manzaraya.
Gökyüzü..
Alabildiğine mavi..
Ve alabildiğine uzanan bahçenin
yeşil örtüsü..
Yeşilliğin üzerine serpiştirilmiş
minik papatyalar..
Ah şu tabiat
Bana yaşama sevinci veren şu eşsiz
güzellik..
Nasıl bir mükemmellik örneği
yarattı seni ?
Nasıl bir eşsiz güzellik sana
güzelliğinin zerresinden bahşetti de bu kadar güzel olabildin?
Görerek bakabilenler, her
güzellikde ‘O’nu bulur.
Ve ben ‘O’nu her buluşlarımda ve
kapıların her ‘O’na çıkışlarında bir kez daha ‘O’na hamdederek devam ederim
yoluma..
Çünkü papatyalar güzeldir..
Çünkü onu yaratan daha güzeldir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder