Bir ileri bir geri
Kendi çarkında dönen
Hayat eksenli deri
Dedem, torunum ve ben
Hem ileri hem geri
Başımda uğuldayan
Fırtınalı bir gemi
Ne ileri ne geri
Ölümden ömür çalan
Başıbozuk serseri
***
YAŞAMAK
Avuçlar kalkarak göklere doğru
Açılsa… açılsa bir deniz gibi
Bulutlar diz çöküp bir yere doğru
Kapansa toprağa gölgeniz gibi
Ve bakmak, bir daha, bir daha bakmak
Yarın gördüğünü, düne bırakmak
Tak tak tak
Sabırdan bir tokmak
Dövüyor bir balyoz ipek tenimi
Yelkovan sineme bir ok saplıyor
Akrep ki acının tek izlenimi
Her saat ölümü o hesaplıyor
Boyanmışım ben bugün firakına hayatın
Elimde yok bir şey, seferi yakın atın
Tıkır tıkır tıkır
Sessizliği kır
Bin donanma gücüyle dağlara çık haykır
Okyanuslar titresin sesinin heybetinden
O zaman duyacaksın bülbüller nasıl şakır.
***
ŞAFAKLARDA BİR AĞAÇ VE GÜN BATIMI
Yorgunluğu kök salmış
Yakın
bir mezarlığın sakinlerine
Çok
yıllarda eskitmiş zamanı
Dulda
olacak kaç ömrün
Yıpranmamış
sayfalarına
Hissederse
bir baltanın
Etini
lime lime parçalayışını
Kanı
donacak
Dökülecek
gözyaşları yapraklarından
Hayat
verdiği toprakta
Verecek
son nefesini
Şahit
olmuştu
İplik
iplik örülen kaderin
Neyi
var neyi yoksa
Karıncanın
terleyen çehresinden
Dua
ile yükselen kelimelere
Bir
bebeğin yüzünden dökülen
Manasız
tebessüme
Kırbaçlanan
seslerine çocukların
Annelerinden
kalan seslerine
Hıçkırıklarla
boyanan göklere
Renkler
yırtılarak saçıldı karlara
Öksüz
olan ne varsa
Karlarla
karıştı sulara
Keskin
kokusunu ölümün
Son
kez içine çektiği
Bu
gün batımına
Şahit
olmuştu
GÜN GELECEK
Seher yeli son yaprağı
Fırtınada savuracak
Deli tayların kısrağı
Bir an için haykıracak
İnsanlığa bir beyan var
Duyun artık çığlıkları
Yürekleri sarmış duvar
Aşın artık çığlıkları
Gökler gözü yaş doluyken
Yeryüzünü kavuracak
Dile gelen her bebekten
Bir mahkeme kurulacak
Secdelere varan başlar
Yıldızları kuşanacak
Bu dünyada tüm telaşlar
Teker teker sorulacak
Her devirde bir Firavun
Ötesi yok berisi var
Gel yavrucak sende avun
Ciğeri yok derisi var
Birlik bugün nişanımız
Esen rüzgâr duyuracak
Şaha kalkan imanımız
Diyar diyar duyulacak
***
GÖLGESİZ UMUTLAR
Karışık hayallerin vefa bilmez bekçisi
Karanlık ormanlarda saklı günah
keçisi
Sana sensin diyenin hatası büyük
olur
Saltanat seyyahının sırtındaki yük
olur
Gözlerinin yaşında okyanuslar
taşan yar
Seni senle aldatır dünya denen
ihtiyar
Anladım hayal ile hakikat arasını
Tuttum mazi denilen pişmanlığın
yasını
Dumanlar arasından tüten umutlar
gibi
Doğdum sanki yeniden kırılmış
putlar gibi
Koşarak peşinden çizdiğim yolun
sonu
Yetişti gölgem bana bozdu bu son
oyunu
Fırsatın en büyüğü mezarda açan
çiçek
Ölümün kargaşası dolaşan acı
gerçek
Uykunun perdesine el değmeden uzan
yat
Belki haber vermeden sensiz geçer
bu hayat
***
KADERİN BEYAZ ÇİZGİSİ: AŞK
Ey ateşi yakan serinliğin vatanı
aşk
Yokluğuna şahidim
Bedenim esaretinin gölgesinde
varla yok
Lisanın bir başka gizem
Ceylan gibi gezinen
Ben sende benliğimi yitirdim
Her yerde sensin yalnızca sen
Ey sebebi sonsuzluğun
Gönlümün yelkeninde sana gider tüm
yönler
Yüzme bilmez denizin adı aşk
Birkaç damlada saklı sevda
Nefesim ruhunda çırpınan gözyaşı
Yâr gözlerinde gözlerim var
Evet, gerçekten kaderin beyaz çizgisidir aşk. Şairin diline sağlık.
YanıtlaSil