/önce akort edilir keman/
kemancı aslında gökyüzüne hayrandır
açılan susam sokaklarının duvar kağıtlarında
iç dost ve la sesi
yine la sesi evveldir her sesten
kibarca ölünen kaplumbağa kabuklarından
tırnak içlerine bakandır üzüm çekirdeğiyle
kemancı artık vurgundur gök yüzüne
ve gökyüzü farkındadır her şahidin
bir iç ses haykırır şehrin hoparlöründen
bayram kartlarını kemancının
sıra kemancıyı övmeye gelmiştir:
pehlivan pehlivan nerde idin dün gece
evet anatomik bir ideolojinin
kılcal hamurlarında
ve aynasında kunduracıların
kemancının öğütleri secde eder:
yeşil değil her fıstığın her rengi
süngü uzaktan batma adama
kemancı yorgun ve günahkar
kemancı vurgun ve sanatkar
kemancı ya hu kemancı
ah kemancı (Hacı’nın dizine
vuracağı yer burası)
bir geyiğin göz bebeğinden ne okunabilir sence
sen ‘si bemol iki’ de kal ben bir bakıp geleyim
öyleyim her defasında bulunur bir bahane
söyle kemancı
sen mi yalancı
yoksa yıldızların
köşeli ayazlarında asılı ayakkabılarım mı?
vurulduğun gökyüzünün yalanı beklide bu
söyle kemancı şimdi kim şair makyajlarının
ardı sıra sahnede
haydi bir şarkı daha mırıldan da gideyim
yanmaya erken razı oldun
yanalım dediğinle yanacak mısın bakalım
zembilleri akla tut
ne tutarsa o kar kemancı
oşbenek yüreğin yine yandı
yetiştiremedi meyini hancı geri kaldı
ne kafir ne mümin
hiç kimse dayanamaz aşka.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder