"Bu şiiri, hikâyeyi ben yazmalıydım ya
da bu sözü ben söylemeliydim!" dediğimiz halleri belki de sıklıkla
yaşıyoruzdur. Bunu adavet ve kin ile değil de, gıpta ve hayranlıkla ifade
ediyoruz tabi ki. Lakin bendenizin asıl meramı neden ben yazmadım ya da ben
söylemedim değil. Sükût eden insanları gördüğümde hayranlıkla seyreder ve
'neden bende bu güzel insanlar gibi sükût edemiyorum' diye içten içe kendime
kızarım.
MODERN ÇAĞ; VİTRİN ÇAĞI
Her şeyin görüntüye yani vitrine
göre değer kazandığı bir zamanda manayı ve içe doğru derinlik kazanmayı,
yücelmeyi esas alan sükût, ehli haricinde anlaşılamayacak ve kıymeti
bilinemeyecektir. Efendimiz (SAV)'in 'Ey iman edenler, ya hayır söyleyin ya da
susun' Hadis-i Şerif'ini 'Söylersen hak söyle, söylemezsen sükût eyle' şeklinde
ifade eden medeniyetimiz elbette sükûtu, boş ve malayani konuşmaya tercih
etmiştir. Lakin günümüzde bu durum tam tersi bir seyir takip etmektedir. Yalan
ve malayani olup olmamasına dikkat edilmeden karşıdakini konuşmasıyla etkileyen
insanlar toplumda maalesef kıymetli görülmekte ve tercih sıralamasında ilklerde
bulunmaktadır. Halbuki hakikat sırrına vakıf olmak, çok konuşmayla değil,
sükutu kendine şiar edinmekle olacaktır.
HAKİKAT OLMADAN SÜKÛT OLMAZ
Yaşadığımız hayat her şeyi tek
boyuta hapseden paradigmalar silsilesi haline büründürmüştür. Bu durum hakkı
esas alan düşünceden mahrum olmamızdan kaynaklanmaktadır. Önyargılar,
düşmanlıklar, basmakalıp bilgiler, putlaştırmalar... İşte bu ve benzeri haller
düşünceden mahrumiyetin tezahürleri olarak ortaya çıkmaktadır. Düşünceden
maksat salt aklı ve modern malumat yığınlarını esas almakta değildir. Hak olan
düşünce, eşyanın hakikat sırrına vakıf olmak ve hakiki tefekkür sancısının
neticesinde sadrımızın genişliğince düşünebilmektir. Eşyanın hakikatine mazhar
olan insanların mantık sakatlığından kurtularak hayret makamına yücelmesi,
tefekkür rahlesinden geçerek sükûtu kendisine şiar edinmesi kaçınılmaz
olacaktır.
YENİDEN 'BİZ' OLMAK İÇİN SÜKÛT
İçimizde küllenen hakikat ateşini yeniden
harlamak ve alevlendirmek için sükût etmeliyiz. Derunumuzdaki uykuya dalmış ve
unuttuğumuz hakikat aşkını uyandırmak ve hatırlamak için sükût etmeliyiz.
Modern aklın cerahatini, gönlümüzün saf ve temiz suyuyla tertemiz etmek için sükût
etmeliyiz. Malumat yığınlarının tıkıştırıldığı, adeta birer çöplük haline
getirdiğimiz beyinlerimizi modern cahiliyenin türlü afet-adetlerinden kurtarmak
ve hakikat pınarıyla pir-u pak eylemek için sükût etmeliyiz. Bu topraklarda
yeniden taşa ruh ve mekâna mana vermek için sükût etmeliyiz. Dünya sürgününde
bir nebze de olsa sükûn bulmak için sükût etmeliyiz. Kalbi inkılâp,
Muhammedi(SAV) ruh, hikmet ve merhamete 'Yeniden Bismillah' diyebilmek için sükût
etmeliyiz.
Sükût ne de güzel yakışıyor insana,
Ve insanlğını kaybetmişlere tantana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder