Yusufçuk Kuşu da denilen Kuddüs Kuşu iyiliği,
akl-ı selimi, irfanı, mâsumiyeti sembolize eder. ehl-i irfan, kumru ve güvercin
olarak da bilinen Yusufçuk Kuşu’na “Ya Kuddüs” diyerek öttüğü ve Allah’ın bu ism-i
âzamını tesbih ettiği için “Zikreden kuş” demişler. Kuddüs ismi; Allah’ın her
türlü hatâ ve eksiklikten tertemiz ve arınmış olması mânasındadır.
Bir gün Bediüzzaman
Hazretleri’nin penceresine bir kuş konar. Kuş, üstad hazretlerine dikkatlice
bakmaya başlar. Kumruyu bir mâna habercisi olarak görür. Kendisinden
dinleyelim:
“Dün, birdenbire bir serçe
kuşu pencereye geldi, vurdu. Biz, uçurmak için işaret ettik, gitmedi. Mecbur
oldum, Ceylan’a dedim: ‘Pencereyi aç; o ne diyecek? Girdi, durdu, tâ bu sabaha
kadar… Sonra odayı ona bıraktık, yatak odama geldim. Bu sabah kapıyı açtım,
baktım, ‘Kuddüs Kuddüs’ zikrini yapan bir kuşu odamda gördüm. Gülerek, ‘Bu
misafir niçin geldi?’ dedim. Tam bir saat bana baktı, uçmadı, ürkmedi. Ben de
okuyordum, ekmek bıraktım, yemedi. Yine kapıyı açtım, çıktım, yarım dakika
sonra geldim, o misafir kayboldu. Bana hizmet eden çocuk geldi, dedi ki: ‘Ben
bu gece gördüm ki, Hâfız Ali’nin kardeşi yanımıza gelmiş.’ Ben de dedim: ‘Hâfız
Ali ve Hüsrev gibi bir kardeşimiz buraya gelecek.’
Aynı gün iki saat sonra
çocuk, ‘Hâfız Mustafa’nın geldiğini, Risale-i Nur’un serbestiyesinin müjdesini
ve mahkemedeki kitaplarımı da kısmen getirdiğini’ söyledi. Acaba emsalsiz bir
tarzda hem serçe kuşu acip bir sûrette, hem Kuddüs kuşu garip bir sûrette gelip
bakmasının, sonra kaybolmasının ve masum çocuğun rüyası tam tamına çıkmasının,
Risale-i Nur’un Hâfız Mustafa gibi bir zâtın eliyle buraya gelmesinin aynı
zamanına tevafuku hiç tesadüf olabilir mi? Hiçbir ihtimali var mı ki, bir beşaret-i
gaybiye olmasın?” (Emirdağ Lâhikası, “Burdurlu Hâfız Mustafa’ya Hitabdır”
bölümünden)
“Kuşlar gibi
tevekkül içinde olmak”
Kuşların hallerinden bu mânayı çıkaran Bediüzzaman
Hazretlerinin yaşadıkları, irfan medeniyetimizin zemini olan tasavvufta kuş
motifinin niçin çok yer aldığını anlatmaya yeter. Çünkü kuşlar, ötmesi ve narin
yapılarıyla müminler gibi zikreden yaratıklardır. Elbette bu benzetme maddî
değil, mânevîdir. Kuşlar, rızkına râzı olan, nimette fazlasını aramayan,
dolayısıyla dervişler gibi mütevekkildir. “Kuşlar gibi tevekkül içinde olmak”
sözü bundan kinayedir.
Resûller Resûlü Efendimiz’in, “Sizler Allah’a gereği gibi tevekkül
etseydiniz, sabahleyin aç çıkıp akşamleyin tok olarak dönen kuşu
rızıklandırdığı gibi, elbette sizi de rızıklandırırdı” buyurması, tasavvufî
cihetiyle kuşların rızıklarının kendilerine gelmesini beklemediği, rızıklarına
kendilerinin gittiği mânasına gelmektedir.
Dua edelim de penceremize Kuddüs Kuşu konsun; Ali Hocam’ın geldiğini
müjdelesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder