SIR / Akın Burak SOYLU




Gece nöbetini devrederken sırdaşına
Mehtabı uğurlar iken usulca
Gözü yaşlı, gönlü hüzün dolu
Hep Sen'i dilenirim er-Rezzak'tan

Âlemin hüznünü aralarken güneş
Bir tarafta Sen, ötede nar-ı ateş
Ellerim semada dilim duada
Hep Sen'i dilenirim er-Rezzak'tan

Yıldızlar perdelerini indirirken
Her ne varsa semada ve arzda
Durmaksızın O'nu tesbih ederken
Hep Sen'i dilenirim er-Rezzak'tan

Ressam değilim, fırça boya bilmem
Sazende değilim, nota ezgi bilmem
Fakir bir dilenciyim İlahi Kapında
Hep Sen'i dilenirim er-Rezzak'tan

Kafiye dizemem şair değilim
Aklamam nefsimi, çünkü mücrimim
Ölüme müştakım, çemberdeki akrebim
Hep Sen'i dilenirim er-Rezzak'tan

Ten fani, aşk baki unutma bunu
Edeple kat eder âşıklar yolu
Gönlüm sürur içim ümitle dolu
Hep Sen'i dilenirim er-Rezzak'tan

Rüzgârla Hû zikrine durur ağaçlar
Öter o ağaçlarda elvan türlü kuşlar
Tevekkül ehli sırtını Rabbine yaslar
Hep Sen'i dilenirim er-Rezzak'tan

Ey O'na binit olma payesini
İsminde taşıyan Burak!
Sakın ha! Kalma dergâhtan ırak,
Son demin gelmeden, bitmeden durak

Nasipsizleri de Rızkını Veren'den
Hep AŞKI dilenirim




***

İTİRAFNAME HÜVİYETİNDE

Sevgili;
Tanımlamaların acziyetini idrak ettiği,
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı,
Zıtlıkları bünyesinde ahenkle barındıran,
Gökkuşağını çatlatırcasına rengine bürünmüş varlık.
Sözlerin tılsımlıdır
Gözlerin efsunludur
Dilin baldan tatlıdır
Lakin haşyetin yüreğimi titretir.
Her anın bir bilmece
Gönlün ve aklın meşgalesi
Sevdan çözülmez kördüğüm
Hayat memat gailesi.

Bakışların biçare esire çevirir gönlümü
Tebessümün en muhkem hapishanedir gözlerime
Sürmenin siyahı, gözün maviliğini perçinler

Hilal kaşlar yüreğime işler
Bir kelâmın beni olduğum yere çiviler

Ey Sevgili
Hükmü müebbet kes gönlüme
Uçurumdan aşağı bırak anahtarları!
Çıkacak, kaçacak yerim kalmasın
Ta ki ecelimle gelsin hürriyetim!

Doldur saki, aşk şarabın içelim
Yardan gayrı ne varsa
Ağyardır bilelim,
Sıyrılıp masivadan
El, etek çekelim...

 

 ***

HÜZÜN YUDUMLARKEN

Kelebeğin ömrü misal deriz ya, kısa süren ne varsa. Fani dünya hayatı da, ebedi hayatın yanında kelebeğin ömrü mesabesindedir. Biz Bakî olana müştakız, istidadımız O’na yönelik. Kanat çırpışımız hep O’na yönelik olmalı… Aksi takdirde kırılır kanatlarımız, ruhumuz da küle döner.

Ateşin dahi yakmadığı şey âşıklardır. Tılsımlı bir sözcüktür aşk. Bir çırpıda ağızdan çıkan tek heceden müteşekkil lakin İlahi Sırrı aydınlatan, O’na giden yolların aydınlatma feneri, nurani huzme… Safi beyaz, bembeyaz… Mukaddes ve muazzez bir emanettir O’ndan bize. Bundan ötürüdür ki aşkın derûnuna düşenler ya Mecnûn oluyor ya da biçare meczup. Tahammül hudutlarının ötesi, akıl muhayyilesinin dar ufuklarını kat be kat aşan hakiki cevher; bu ulvi ziyneti kuşananlara en müstesna mücevherdir aşk.

Aşk hayale benzer biraz da. Hayallerimiz gibi hadsiz, hudutsuzdur zira sınır ve engel tanımaz. O’ndan gelen her ne varsa nimet bilmektir bize düşen. Renkten renge bürünür âşıklar, en çok da mavi ve beyaza. Mavi umudun rengidir, gökyüzünün ufkun okyanusların rengidir. İnsan gözüne bu saydığım şeyler ne kadar da erişilmez, uçsuz bucaksız görünür. Âşığın gönlüde böyledir vesselam. Umutla bakar her şeye, lütfun da hoş kahrın da der âşık adam. Ağyarın eksiklik addettiği ne varsa hüsn-ü nazar zaviyesinden bakar âşıklar sözüm ona, o nakısa hallerine. En geniş düzlükler âşığın gönül bahçesindedir. Orada elvanî çeşit güller yetişir, ıtırlı bitkiler yetişir gökkuşağına nispet eder… Yârinin gözleri de maviyse vay haline âşığın. Bir kez bakınca sevdiğine, o masmavi gözlerin derununda yiter gider. Girdaplara kapılır, dehlizlere sürüklenir… Sonsuza açılan kapıya döner âhuyu kıskandıran yarin gözleri.

Çokça da beyazdır âşıkların rengi, aşka bürünenlerin rengi. Ulviyeti, safiyeti, masumiyeti, duruluğu simgeler beyaz. Âşık insan gönlünü dost düşman herkese açandır. Gönül atlasında canlı cansız her mahlûka yer vardır aşığın… O’nun lütfû olan aşk şüphesiz beyazdır. Tahir, berrak, tertemiz, el değmemiş, incinmemiştir… O’ndandır, gayrı söze ne hacet? Gelinlik beyazdır, damadın gömleği de. Aşk mektuplarının zarfı da kâğıdı da beyazdır. Yârin attığı mendil de, yaşmağı da elleri de beyazdır beyaz… Kalpleri zihinleri de beyazdır âşıkların. Kem düşünmezler, ümitsizlik uğramaz aşığa. Gönül evinde âşıklar konaklıyorsa kapıyı çalmadan gider yeis belası. Oradan nemalanamaz bu melun illet, zillete düşer. Yeni başlamak istediğimiz her şeye beyaz sıfatınız ekleriz; - bugün beyaz, yeni bir sayfa açtım hayatımda – Başlangıcın ve sonsuzluğun yolu beyazdır, nur beyazdır. Beyaz beyzadır, bütün diğer renklerin anasıdır, anaçtır hilkatinden beri… Aşkta doğurgandır mis kokulu analarımız gibi. Yürek aşka tutulunca daha evvel hiç yaşamadığı hislerin cümlesini sinesinde bulur âdemoğlu. Dünya üzerinde başladığımız sefer beyaz renkli kundakta başlar, yine beyaz renkli kefenle son bulur. Demek ki, evvel de ahir de beyazdır…

Şimdi ne haldeyim? Mavi – beyaz aşka doğru uçan pervaneyim. Göğsümü, sadrımı maviliğinle, beyazlığınla kuşat ey Aşk!

***

HAKKINDA NE DESEK AZ;NAMAZ

 Namaz yâre açılan saadet kapısı.O'na giden yolların en müstesnası.
Sana şahdamarından yakın Olan'a, secde vasıtasıyla en yaklaştığın an
Amel vesaitlerinin en güzeli
Kapısına varmadan yıkanıp arındığın, kendine çeki düzen verdiğin, temiz elbiselerini giyindiğin sıradışı bir buluşma
Ezan-ı Muhammedi'nin evrensel çağrısına uyup : "İşte ben buradayım " deme şuuru
Gururu,kibri tepeleyip yükselmenin başat şartı.
Masivayı bırakıp,ötelere kanatlanma pisti.
Kalpsiz insan yoktur yeryüzünde zahiren.Kalbin hayatiyet emaresi ise aşktır,aşkın oduyla yanmaktır...
Aşk sadakat gerektirir
Davete icabet gerektirir
Soru sormadan
Kafayı yormadan
Sevgili'ye koşmayı gerektirir.
Sinesinde köz olmayanların kalbi taşlaşmıştır.Onların kalbi taştan daha ağırdır
Sağırdır,duymazlar
Kördür,görmezler

Her şeyden evvel nasip işidir namaz kılmak.
Mevlâmızın çağrısı hepimize amma gönlünde köz olmayanlar bu çağrıya kulak tıkıyor
Yeryüzünde yaşamak yönünden,eşref-i mahlukat olma yönünden nasibi olsa da aşktan nasibini almıyor kimisi
İşte gerçek nasip sahiplerinin Mabuduna aşkla yönelişinin adıdır namaz.
Namaz ben acz ve fakr içinde bir faniyim diyerek dar-ı huzura yönelmektir
Islâh ve terbiye edenlerin En Güzeline,Rabbine sığınmaktır namaz.
Rabbim diyebilme idrakidir, çünkü O'nun terbiyesine,bizi tesviyesine,sivriliklerimizi yontmasına öylesine muhtacız ki.
Namaz,aşkla pişen kalbin hilmini ve rıfkını kazanma halidir
"Rıfk sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliklerine kavuşur."buyuruyor Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (asm)
"Kalpler yalnız Allah'ı anmakla mutmain olur " Ayet-i Celilesinin muştusuna nail olmaktır namaz kılmak
Namaz insana kul olduğunun idrakini aşılar.Huzura kabul olundum diye şükretmesi gerektiğini hatırlatır.
Arz-ı şükrandır Rabb-ül Alemine.
Biz namazımızı kılarız, namazda bizi adam kılar.
Büyüyünce adam olmayız, namazımızı edâ ettikçe adam oluruz.

Subhane Rabbike Rabbil ızzeti 'amma yasifun.Ve Selâmun alel murseliyn.Vel Hamdu Lillâhi Rabbil 'alemiyn



***

YAKARMALAR YA DA İÇ GEÇİRMELER
Darlanma gönül, arlanmana bak sen
İnleme gönül, dinle Allah dostlarının kelamını

Kapına geleni reddetme gönül
Lûtfet, içeri buyur et

Kimseyi düşman belleme gönül
Bal da olsa haram aşı elleme gönül

Erteleme sevdanı,kısma bakışlarını gönül
Nağmeler yak,şiirler doku aşkına 

Türkülerin olsun buram buram sevda kokan
Hasret,hicran,hüzün çağıldayan
Gözyaşını tutma gönül,bırak aksın
Aksın da,için de kir pas kalmasın

Uslanma gönül,pusula arama kendine
Aşığa akıl ne gerek ?
Yönünü bulmak ne gerek ?
Maşuğundan gayrısı ağyardır sana gönül

Mecnûn ol gönül,kıblen aşk olsun
Aşka gönül ver de,ömrün bakî olsun gönül

Nefsinden gayrı hasmın olmasın gönül
Dostluk,kardeşlik yârenin olsun 

Bırak herkes seni kusurlu bulsun
Enaniyetine aldanıp da,kimseye kulp takma gönül

Nisyana,gaflete dalma gönül
Unutma,fani ve aciz bir kulsun

Para,makam,şöhret nefse hoş gelen ne varsa
Topyekûn ötende dursun,
Onlara aldanırsan kulluğunu unutursun

Derviş ruhlu,melami meşrep ol gönül
Dünya senin neyine,sakın aldanma gönül

Hem aldatma kimseyi,yarı yolda bırakma yoldaşını
Ağır gelse de bu yük,bigane kalma dertliye
Sağır kalma biçarelere,işiten kulakları ol gönül
Ol ki deva bulasın,şen olasın gönül

Gülizar eyle gönül bahçeni
Gözyaşlarınla büyüt güllerini
Sen mütemadiyen gül ver aleme,cömert ol
Kibir ve gururda hasis ve cimri ol ey gönül !

Kimseyi yüzüne karşı övme gönül
Ve dahi kimseye sövme gönül

Sövülsende,dövülsende bağışla gönül
Rahman ve Rahim Olan'a lâyık kul ol gönül

Esme mahlukata acı acı
Kesme dost ile muhabbeti
Özünden güller derip ,gül/ü ver herkese

Ey kendi söküğünü dikemeyen gönlüm
Boyundan büyük laflar etme
Olmayı dile olmazları Olduran'dan,
Olanların zümresine dahil olmayı dile gönlüm,Rezzak Olan'dan...

6 yorum:

  1. Akın Burak Soylu.2nun zengin bir kültür dağarcığı var. Şiir yazıyor ve nesi var nesi yoksa bir yapıda kullanmak istiyor.
    Ben deneme yazması için sürekli ısrar ediyorum. O da şiir yazıyor. Akın Burak Soylu Hem şiiri hem denemeyi, ikisini de başarabilir. Zengin bir muhayilesi ve dolu bir kültür dağarcığı var.
    Akın ile inatlaşmamız devam edeceğe benzer.
    Kalemine zihnine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. RABBİM AKIN KARDEŞİMİZİN ZİHNİNİ DAİM AÇIK EYLESİN,BİLGİSİNİ ARTIRSIN.ÇOK GÜZEL YAZMIŞ,YÜREĞİNE SAĞLIK DEVAMINI BEKLİYORUZ.

    YanıtlaSil
  3. Akın Burak Soylu bir daha yazmaya başladı. Arka arkaya bir yazı ve bir şiir. Farklı geldi bu sefer; bir şey olmuş akına. Nolduysa iyi olmuş; "oh olmuş" ne olmuşsa, güzel yazı yazmasına sebep olmuş. aslında yazacak, yazacak da; sosyal etkinlik yapmaktan, sosyal etkinliklere katılmaktan ne yazı yazabiliyor ne fakülteye uğrayıp derse girebiliyor. Çok meşgul. Gönlüne bereket akın Burak Soylu'nun
    Editör

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Harika... Yüreğinize,elinize sağlık.

    YanıtlaSil