BİZE YAZILANLAR...
Diyar-ı Hamuş/Fatma Nur Kaya
GEÇMEYEN ZAMANLARA/Samet YURTTAŞ
Takvimlerde baş döndüren uzayışlar
Güneş çatlatıyor gövdemi
Zaman topuklarıma inen
Gecenin ağrısı
Yakamda adımın karşılığı:
Kırk iki, kırk iki...
Gece yüksek ateş, sancı
Ve gurbet söyleşileri.
Beynimde
Dinmeyen davul sesleri
Düğün değil kervan değil göç değil
Topuklarımı çatlatan yankı
Bir deli öfke:
Dirseklerimde mermerin sıcak iniltisi.
Dudaklarımda taze kan kokusu
Şiirin çeşmesine iniyorum
Yanaklarımda kuruyor
Tuz ve su
NE HABER/Nurcihan KIZMAZ
Mustafa Cihan Alliş'e Mektup/Alaadin KÜÇÜKKÜRTÜL
Kıymetli kardeşim hikaye muharriri Mustafa Cihan Allişe
Yirmi birinci asırda bir mektuba nasıl başlanıyor, bilemiyorum. Yirmi birinci asırda mektup yazılıyor mu onu da bilemiyorum ama ben bu mektubu yazıyorsam bir örneği vardır diyebiliriz.
Yirminci asırda olsak gurbetteki birine (yani bu örnekte gurbetteki kişi sen oluyorsun en azından fiziken öyle oluyorsun) mektup yazıyor olsak “Evvela mahsus selam eder; büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim.” diye başlardık.
Uzun zamandır hikaye yazamıyorum. Ne kadar zamandır hikaye yazamadığımı hesaplayamayacak kadar süredir yazamıyorum. Acaba hikaye yazan biri değil miyim? Böyle bir yeteneğim yok mu? Daha önce yazdıklarım hikaye değil miydi? Sorularını soracak kadar hikaye yazamıyorum. Diğer yazarlarda bu durum olmuş mudur? Oluyor mudur?
Merhum ve mağfur hikaye üstadımız muharrir-i azam Ömer Seyfettin bu sıkıntıyı çekmemiştir sanıyorum. Zira kendisinin bilinen neşredilmiş 4 cilt eseri, neşredilmemiş onlarca da makale ve hikayeleri var. 36 yaşında vefat ettiğini biliyoruz. Okumayı öğrendiği günden ölüm gününe kadar yazdığını hesap etsek nefes aldığı her gün yazmış olma ihtimali yüksek diyebiliriz.
Türk Roman’ın Kartalı merhum ve mağfur muharrir Kemal Tahir’e ne demeli peki. Sancılı ve çalkantılı hayatına rağmen neredeyse yaşı sayısınca hacimli ve muazzam eserleri nasıl yazmış? Bütün bu sorulara bir cevap bulamıyorum.
Muharrir Sait Faik bir hikayesinde “Yazmasam deli olacaktım” diyor.
Yazmadığımda delirseydim belki yazabilirdim.
Hâl-i pür-melâlim böyledir aziz dostum.
Bu mektuba cevabını tütüne hasret bir tiryakinin ilk nefes tütünü ciğerlere çekmesi gibi bekliyorum.
Selam ve muhabbetle…
6 Ağustos Çarşamba
K.maraş