LEYLA'DAN SERZENİŞLER-II/Bilge Doğan




 -Şairin erken ölüşüne









Bir masalın içinden bin kez dünya gerçeğine düşmüştü Leyla,
Ekonomi, savaş, stres derken ömrü geçip çürümüştü dünyalıklarla,
Ya sabır çektikçe bela denizinde yüzmüştü,
Şeytan giyip eskitmişti tüm libaslarını,
Diz çöktürmüştü, yüreğini yormuştu dünya sevgili Leyla'nın,
Hasta mı olmuştu acep Leyla, üzgün gölgeler görüyordu her yanda,
Taşın gölgesinde, bulutun dalgasında,
Avuçları gökyüzüne açık öylece kalakalmıştı...

Unutmak ve dingin denizinde huzur bulmak istiyordu,
Gözleri nemli, yüreği yaralı, içli bir ney gibi inleyip mahzun duruyordu,
Bile isteye aldatılmıştı, dünya vurmuştu sillesini,
Gaiplerden bir ses: “Unut onu..." diyordu,
Gönlünü alacak ve yüzünü güldürecek bir neşe yeniden hoş eder miydi onu,
"Ben seni çok sevdim" deyip, bunu anlatamamanın sancısıyla kıvranıyordu,
Anlatamasa da hüzünlü sessizliği dünyayı ağlatıyordu Leyla'nın...

Leyla gündüzlerden kaçıp gecelerce rüyalara sığındı,
Eyledi gönlünü gönül alan hayallerle,
Geceye gülümsedi, şükretti geçici de olsa rüyalarına, 
Aldı, verdi, bahtiyar oldu, her şeyi gönlünce yaptı rüyalarda,
Sonra sabahlara uyandı da gördü gerçeği,
İşte Leyla, bir masalın içinden böyle dönüp dönüp yine düştü...

Şair bir anlamlı hikaye yazma sancısıyla gözünü Leyla'ya dikmiş;
Yüreği ağzında bir güzel kadın Leyla'yı seyreylemekte,
Olanca güzelliği lakin hüznüyle işte Leyla gelmekte,
Şair, Leyla'yı bir güzel masal sanmıştı da yazmaya kalkmıştı, 
Oysa Leyla o masalın içinden bin kez düşmüştü,
Âh Leyla!
Mecnun "mecnunluk"tan çıkmıştı,
Dünya belini bükmüştü Leyla'nın, 
Bildiklerine dayanamıyor bilmedikleri içini kanatıyordu,
Yaralı yüreğini neresinden tamir etse başka tarafından yara alıyordu,
Lâl olmuş dilleri, arafta kalmış gönlüyle tevekkül gemisine biniyordu,
Amma velakin olmuyordu gönlü mutmain...

Her şey değişmiş, değişmişti tüm dünyayla Leyla da...
Arabası, evi, kat kat elbiseleri olmuş amma ruhunun yıldızı sönmüştü,
Güzelliğine aldığı iltifatlar Bağdat'a yol olmuş, lakin bir nefes sıhhati kalmamıştı yüreğinde,
Her taraf karaydı kaderi gibi,
"Gitmek" isteğine kapalıydı yollar,
Yakıp yıkan rüzgarlar savurmaktaydı Leyla'yı,
Güneş hangi yönden batmıştı da doğmak bilmiyordu,
Zulmet hangi vakit geçecekti,
Beli bükülmüş, gönlü çökmüş, arafta buldu bugün Leyla kendini,
Şaire dönüp baktı,
Şaire yazacak bir şey kalmamıştı, 
Leyla'nın gönlü yaş'lanmıştı...

Bir araf hâli ki yakıp yıkmakta kâinatı,
Bir araf hâli ki kül etmekte sâfiyeti,
Bir araf hâli ki âfakî bırakmakta her şeyi,
Bir araf hâli ki tüm bilinenleri yalan çıkarmakta,
Bir araf hâli ki Leyla'nın gönlüne kara çalmakta,
Bir araf hâli ki Mecnun'u türlü oyunlarla helak kılmakta,
Araf araf araf...

Şair şaşkın,
Şair suskun,
Şair küskün,
İşte şimdi anlıyoruz: 
Şairin gidişine, 
Şairin erken ölüşüne, 
Şimdi gıptayla bakıyoruz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder