KABİL GÖMLEĞİ ÜZERİMİZDEYKEN İSMAİL KURBAN'IN NERESİNDE/Memduh ATALAY

       Bazı kelimeler vardır tadına doyulmaz: kurban, gardaş, gönül, can, dost ve daha nicesi... Ama kurban kelimesi zihnimizde, kalbimizde hem masum Habil'i,hem teslim olmuş İsmail'i taşır ki şuurlu veya şuursuz kullanılsın kurban denildiğinde bir adanmışlık, yakınlık, sözün muhatabına candan yaklaşımı hissettirir. Dini anlamda ise kendisiyle Allah'a yaklaşılan şeyi  özel olarak da Alllah'a yakınlık sağlamak yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte  belli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.

     Diriliş Üstadının dediği gibi "Çoraklaşan ruhumuza, kandil geceleri ile Ramazan ile arınamayan alışkanlıkların ve hevesin zincirinden çıkamayan benliğe metafizik bir ışık gibi düşer kurban. Daha bir hafta evvel 'hayvan' olarak adlandırılan mahluk artık kurban sıfatını kazanmıştır ve konuşmaktadır. Der ki kurban : Ey insan ben bir hayvan olduğum halde kusursuzum ve Allah'a kurban adayıyım, ya sen?". Bu soru ile metafizik bir çarpılma yaşar insan eğer tüm damarlarını öldürmemişse. Tüm kutsal aylar boyunca  arınmayan insana çağrı bu kez kurbanla gelmiştir. Ve insan düşünüp ben de kurban adayı olmalıyım diyerek ya  secdeye dönmeyi seçer veya hayvandan aşağı düşmeyi.

Musa'nın kavmi  sarı inek konusunda tereddüt yaşamış en son Musa (a.s) Cenabı Hak'tan tam tarif almış ve kavmine bildirmişti. Bakara suresinde "Ardından ineği boğazladılar az kalsın yapmayacaklardı." Diye bir ayetle insanoğlunun karakterine dair bir hakikati ortaya koyar. Bediüzzaman Hazretleri Mısır'da, Nil civarında bakarperestlik  akidesinin yaygın olduğunu (tarım toplumunun en önemli aracı olan öküzü Rezzak gibi algılama akidesinden bahseder ve Hazreti Musa'nın bu kurbanla bakarperestlik akidesini  ortadan kaldırdığını)söyler. Yüzlerce müfessir yüzlerce farklı anlam yakalamıştır. Ve kıyamete değin yeni anlamlar bulunacaktır.

Biz şimdi nerdeyiz? Rızkı, gücü,hakimiyeti kime atfediyoruz, Habile mi yoksa Kabile mi yakınız? İsmail teslimiyetinden iz taşıyor mu kurbanlarımız? Yahut sözüne sadakatten dönmeyen İbrahim (a.s) 'ın "tek kişilik ümmet" olan muvahhit duruşunun neresindeyiz?

Coğrafyamızda, Efendimiz (sav)'i kabrinde muazzep kılacak işler, nifaklar, düşmanlıklar sürerken, hakimiyeti, rızkı sebeplere ve ABD ve AVRUPA'YA hasrederken bizim kurbanlarımız nerede duruyor?

Kaç kilo kıyma, kaç kilo kemik, kaç kilo et derdindeyken ve sofralara yoksullar konuk edilmezken etin, kanın, derinin bir anlamı var mı? İslam coğrafyasından Avrupa'nın merhametine kaçarken denizde boğulup karaya vuran Aylan bebeğin gölgesi kurbanlarımızın üzerinde durmuyor mu?

Hele hele kurbanı tatil zannederek denize kaçanlar, et, kemik zannederek telaşe düşenler bizlerin bir şekilde tanıdığı, akrabası, eşi dostuyken... Tebliğ yükümlülüğümüz ve güzel örnek olma sorumluluğumuz yakınlarımıza bile değmemişse halimiz nedir, ahvalimiz nicedir?

Fert  fert içimizdeki kini, düşmanlığı, hasedi, hırsı kesmedikçe, Allah' a kurban olma yarışından kula kul olma derekesine düşmüşken deve boğazlasak ne olacak ki?

Suriyeli işçileri düşük ücretle sömürüp hayvanın bile barınmayacağı evleri  yüksek fiyatla kiraya verdikten sonra kesilen kurban bizim yaklaşma aracımız mı yoksa Hak'tan uzaklaşma sebebimiz mi?

Evet ruhlar da bedenler gibidir. Öyle hastalıklar vardır ki ilaç kâr etmez. Ruh da dünyevileşme, Hak'tan sapma hastalığına düşmüşse Ramazan 'da da Kurban'da da ,mübarek gecelerde de takımının kederiyle ölü girer ölü çıkar. Coğrafyamız, duamız değilse; coğrafyamız kederimiz olamamışsa; olan şeylerin olmaması için bir tavır takınmıyorsak, canı, canana kurban veremeyeceksek, din kardeşimize Kabil bıçağı bilemişsek, bıçaksız katillik olan iftiradan beri tutmuyorsak nefsimizi, en fenası kardeşliğimizi Ecnebi oyunlarının malzemesi haline getirmişsek kurban nerede , bayram nerede?

Görmüyor musunuz coğrafyamızda 'İslam dilleri ile ağıtlar yükselirken İbranice, İngilizce, Almanca kahkahaların yükseldiğini?' Bu kurban nefislerimizin, dünyevi kaygılarımızın, çıkar amaçlı kalp virüsü yaymanın sonu Hak'ta birleşmenin bir miladı olsun coğrafyamıza! Son söz olarak derim ki:

Ey İslam paydasında bana kardeş kılınan bir buçuk milyar kardeşlerim,

Ey Türk, Ey Arap, Ey Habeşli Köle, Ey Siyahi, Ey Kafkaslı, Ey ,E  ,Ey  kardeşlerim,

EY GARDAŞ

EY CAN

CANIM  KURBAN!!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder