ŞİİRİMİZ KUŞ ŞİİRİ / Ahmet Doğan İlbey


(Ey azizan! Bu nâçiz yazının tashihli hâlidir)

Kuş sesinden rahatsız olanı duymadım. Çünkü kuş, at gibi faydalı ve mânen insan gönlüne en yakın varlıklardandır. Sofralarımıza yalnız kuşlar dâvet edilir.  Milletimiz kuş motifini hem menkıbevî, hem de bir canlı olarak çok sever. İsrâ sûresi 44. âyetinden çıkarılan tasavvufî yorumlardan kuşların kendi dilleriyle Yaradan’ı tesbih ettiklerine inanmış ve gönülleri hep kuştan yana olmuştur.

Bu ulvî anlam dünyasından dolayı tasavvufî şiirimizde, hikâye ve masallarımızda kuş sembolü çokça işlenir. Tasavvuf edebiyatımız bir baştan bir başa derviş veya sâlik mânasında kuş teşbihiyle doludur.

Kültürümüzde en çok kuş motifli dinî kıssa, hikâye, masal ve menkıbeler yer alır. Müslüman ceddimizin menkıbe ve hikâyelerinde, Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi’nin bir kısım ediplerince edebiyatımıza sokulan kurt motifleri yoktur. Kimse birkaç göbek önceki nenelerinin, dedelerinin dilinden kurt motifli dinî bir kıssa ve hikâye duyduğunu söyleyemez.

Dîvan Şiiri’nde kuş mazmunu hayli zengindir. Bülbül, Hüma, Anka, Simurg… "Pâdişâhın kolunda gezip, onun elinden yem yiyen doğan kuşu" olarak adlandırılan Kanûnî döneminim şairi Hayâlî’nin “Etmezem gülzâr seyrin bülbül-i şeydâ gibi / Meskenim Kâf-ı kanâ'at olalı 'Anka gibi” beyti, sembol dünyamızda yer alan kuş mazmunlu şiirlerden biridir. 

Dünden bugüne gönlü merhametle demlenen şairlerimizin kuş üstüne mısraları yüreğimin üstünde çokça kanat çırpar. Bahaettin Karakoç’un kuş üstüne yazdığı “Avcı kuşlar yanlarında azık taşımaz / Her yerde rızkları karşılar onları / Kış geceleri içime çekilince hayâller kurarım / Arada bir konuğum olur dostum Puhukuşu / Bilgece büzülüp düşünür, dinlerken başını sallar” mısraları dilimden düşmez.

“Davet ettik Yunus’u / Soframız kuş sofrası” diyen “Kuş şairi” Ali Akbaş’ın “Kuşlar geçer katar katar / Katılır ben de giderim / Kolumu kanat ederim” mısralarını çokça okurum.

Bir zamanlar kuşlara tüfek çeken avcı bir şair iken, “kuş şairi” olmayı hak eden Hasan Ejderha’nın kuşlarla dost olmak, onların gönüllerini almak için yazdığı mısralar kuş şiirimizin en dokunaklı ve sanatlı misallerindendir:

“Bakışların kuş olsun çocuk / Seninle kuşları konuşalım / Ben küçükken yavrum / Çok kuş yuvası bozdum / Bu yüzden konuşalım seninle / Bak dinle / Seninle kuşları konuşalım /  Koşalım sonra dağ-taş / Yavaş yavaş yapalım / Yuvalarını kuşların / Bakışların kuş / Yuva olsun kaşların / Çocukların cümlesine / Kuş diyelim seninle / Belki de kuş olur / kanatlanır bütün çocuklar…” mısraları irfanımızda kuşun, sevgiyi de aşarak sembol dünyamızda ne denli yer ettiğini gösteriyor.

Onun şiirlerinde kuş sembolü son derece zengindir. Yüreğinin bir parçasıdır kuş: “Çocuklar ülkesidir bir yanım / Bir yanım kuşlar ormanı…” 

Kuş sembolünü çocuk diliyle konuşturan mısralar ilk kez onun şiirlerinde yer almıştır: 

“Kuşlar çamaşırlarını nereye asar? / Ağaçlarda mı uyurlar geceleri?” mısralarıyla çocuğun iç dünyasında duyarlı kuş hayâlleri oluşturarak kuşlardan affını dileyen bir şairdir o.

Hâsılı, millet olarak kuşu sever, gönlümüzle bir tutarız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder