TESBİHİN İPİNİ KESEN DUA…/ Gümüş SİMYA


Yüzüne yansıyan coşku taştıkça, aynanın içindeki çehrenin elindeki teşbihin taneleri avuçlarında yuvarlandıkça, çevresinde pervane gibi dönüyordu dünya… “Sonunda ve yine başında hep o vardı yanımda!” diye mırıldandı dudaklarından dökülen her bir dua…

Bu yolculuğa çıktığında ilk önce onun adını öğrenmişti dili, sahi o zamanlar kalbinde gerçekten o var mıydı?

Şiir kokulu bir sohbetle demlenmiş çay bardağındaki sıcacık çayına tat getirmesi için, ilk önce şekeri atıp, kaşığın ucuyla hafifçe çay bardağını karıştırdı… Aslında şekerleşen, yüzüne yansıyan coşkunun memnuniyetiyle harmanlaşan çocuksu bir mutluluktu… Karşısında duran aynanın içindeki çehre de sahi bu coşkunun anlamını çözebilir miydi?

Kavrayabilir miydi bedenine dar gelen bu kıyafetin ölçüsünü?

Sahi bu kıyafet dediği de neydi?

Genç kız çayını yudumladıkça tatlaşıyordu şiirden demetlenmiş duygular. Kelimler konuştukça tesbihin her bir tanesi hızlanıyordu aynanın içindeki çehrenin avuçlarında. Ayna genç kızın öğrendiği ilk kelimeyi kalben söyledikçe genç kız elindeki çay bardağında çayının sonuna geldiğini fark etti, düşündü “Sanırım şiir kokulu sohbetin sonuna geldik…” Oysa aynanın içindeki çehre “Bence gelecek şiirlerin başlangıcına geldik…” diye yanıt verdi…

Aslında bu ses, aynadaki çehrenin elindeki tesbihdeki duanın sesiydi.

Dua genç kıza seslendi.


“Seni sonbahardan ilk bahara getiren bu mevsim nasıl olur bilir misin? Sonbaharı yaşarken birden ilk baharı yaşamana vesile olan bu ipin ucundaki her bir tesbih tanesinin bir sonrakine dokunuş evresini bilir misin? Her bir tesbih tanesi birbirine bağlıdır ve her biri birbirini etkiler, Tıpkı sonbahar yapraklarının mevsimini bitirmesiyle ilkbaharda açacak olan yeni yapraklara aşı olmaları gibi... Sahi bu çektiğin tesbihin ipini kesen nedir? Hadi bugün tesbihin ipini kesen duayı yaz!”

Genç kız, çay bardağındaki son çayı da yudumladıktan sonra görebildi karşısında kalemine yansıyan hikâyelerin nasıl oluştuğunu idrak eden bir kalp vardı… O kalp fark etmişti, genç kızın uzun zamandan beri sonbahar da dâhi şükür tesbihini çektiğini. Çünkü aynadaki çehrenin avuçlarında birbirine dokunan tesbih “Şükür!” derken tüm dualar genç kızın avuçlarında yeniden dua olup toparlanmak için masanın etrafına dağılmışlardı. Her bir dua tanesi:

“Benim adım Şükr! Her halime şükrettim…

Benim adım Şükr! Her halime şükrettim…

Benim adım Şükr! Her halime şükrettim…” derken bir tesbih tanesi masadan tam düşerken genç kız ipi kesilen tesbih tanesini avuçlarına aldı, “Şükürler olsun yakaladım aslımı, bedenime dar gelen kıyafetin ölçüsünü buldum…” dedi ve yazdı…

“Dua insanın aslını bulmasına vesiledir…”

Her ânınız dua olsun!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder