MAHFÎ MEKTUPLAR III / Sibel KÖK


Efşâ,

Kabuk bağlamış bir yarayı tırnağımı geçirip yeniden kanatır gibi yazıyorum bu satırları. Unutulan ve unutulmaya yüz tutmuş hatıralardan af dileyerek. Sana yazmak, bir çocuğun gülüşünde büyüyen masumiyettir biliyorum, masum kalan hangi yanımsa onunla sesleniyorum sana.

İnsanlığımızın, inançlarımızın, dostluklarımızın ve kalbimizin kıyıma uğradığı bu çağa inat senin masumiyetine ve dostluğuna sığınıyorum.

Uçurumun kenarında yaşar gibi tedirgin yaşadığımız şu zamanda, esen her rüzgârda, düşmemek için tutunduğum dal oluyorsun sen. Bir el oluyorsun kalbimde gezinen. Şefkatin ve dostluğun eli...

Şefkat ve dostluk...

Hayli zamandır lügatimizden silinmiş iki mahzun kelime. Kelimeler hüzünlenir mi deme sakın, anlamını kaybetmiş her kelime yetim ve mahzun bir çocuktur aslında. Hani kimsenin dönüp bakmadığı, gözlerinin derinliğindeki acıyı fark etmediği, dudak ucuyla da olsa tebessümden mahrum bırakılan...

Şefkatin ve dostluğun hayatımızın neresinde olduklarını, hangi köşeye çekildiklerini ya da hangi kuytuya saklandıklarını bulabilirsek belki yeniden inanacağız insan olduğumuza. Başkalarının yaralarıyla sınanan insan yanımız merhametle bakabilse o yaralara sobeleyeceğiz şefkati ve dostluğu.

Ne çare ki, hiçbir dinamitin sökemeyeceği bir katılığı taşıyoruz sinemizde. Öyle yaman bir imtihandan geçiyoruz ki Efşâ, dilimiz, kalbimiz ve vicdanımız kaskatı. İnsanlığımızla aramızdaki mesafe her geçen gün daha da artıyor. Bakıyor da görmüyoruz zahirden ötesini. Yanı başımızda bir yara kanasa merhem olmak şöyle dursun, can havliyle uzaklaşıyoruz oradan. Merhameti, şefkati hatta en acısı bir kalp taşıdığımızı unutuyoruz böylelikle.

Peki biz, nasıl farkına varacağız bunca körlüğe rağmen bir kalbimizin olduğunun Efşâ... Nasıl bileceğiz yaşıyor olduğumuzu? Ne zaman yoklasak sol yanımızı, bir boşluk, derin bir boşluk buluyoruz orada. Koyu bir karanlık...

Hayatımızdan teker teker uzaklaşırken anlamlar, unutmuşken dostluğu, şefkatten ayrı düşmüşken, kör, sağır, dilsizken biz insana ve Allah' a, nasıl dolduracağız o büyük boşluğu?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder