ŞEHİR VE HATIRALAR/Ufuk TÜRK









Evler kül yığınları uzaktan
Güneş vurunca moraran bir sahra
Bir şehir sensiz de oluyor işte
Toprak çekiyor suyunu saklıyor bahara.

Denizler akıyor şimdi penceremden güneşe doğru
Bir yağmur süslüyor göğü baştan sona
İkindiydi vakit ve göç vardı
Kimsesiz bir çoban gibi uzansam dağlara.

Dağlar hep göğsüme göğsüme vuruyor
Ağaçlar yontuyor bakışlarımı
Duvarda yarım camlı babamın kırık resmi
Şimdi beni eski bir oyuncağın hayali avutuyor

Karşıki dağda olmasa
Yaslamasam başımı o dağa
Duramazdım buralarda.

Her akşam dolunca bahçemize ezan
Babamın ‘akşam ezanında evde ol’ tembihleri gelir aklıma
Sonra kırdığımız camlar,
Annemin yaralarımdaki kumları temizlemesi bazen.

Ben, tam da burada
Bitirip sözümü geçip gitsem geceye
Alnımda kalemin izleri durur.
Çocukluğumun masum köylüleri,
Tarlalar dolusu ırgat ve at arabaları.
Eskilerden bir hatıra beni avutur.

Bir rüya şimdi üstüme üstüme geliyor
Korkutuyor beni kurduğum dünyalı cümleler
Düğüm atıyorum acılarıma ve sesime
Hayat son yumruğuyla yere seriyor.

Savaşlar var geceler boyu
Kurşun bir çocuğu vurur şimdi Suriye’de
Çocuk ki çağa dimdik durur gözleriyle
Çocuk ki uçurtma uçurtmalı bahçelerde.

Hançer lazım şimdi, kızgın bir hançer
Dağlayıp gecelerin en kara yerini kanatmalıyım!
                                         
                                        16 Şubat 2014/Iğdır


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder