İKİ KERE İKİ BEŞ EDER / Hasan EJDERHA


çarmıha gerilse söylev, sözler dökülmez, ölmez hiç bir mâna
ne yana baksan sarmaşık, budansa bile asalak hep var
moğollar kadar yalnız kalmadı tarih, ordular ve çizmeleri
dünya durdukça değmez ağaçlar göğe, arılar çiçeğe hovarda
duvarda yalnız başına ağlamakta büyük babam siyah beyaz.

her yaz doğrulup bir daha terlerim ben; şiirde olduğu gibi
tâlibi olmayan düşünceler gelip geçer tarlamda yağmur
mahmur bir sabahı akşama taşısam ne çıkar, açmadan kitabı
iltihabı kurumuşsa yaranın hastane uzak, eczam başucumda
sıcak iklimlere mısralar yeşertebilir oysa yüreğim.

daha doğmadı ay, vayyy gönül kahrına düştü karanlıklar
tüccarlar, seyyar satıcılar ve komşular, iftarda boğulacaklar.
tornacılar isteseler de put yapamazlar, zira darphane tekel
Henry Bergson, Nietzsche ve Heidegger gülüyorlarsa bize ne çıkar
bütün yollar Çanakkale’ye, Anadolu’ya çıkar, Mehmet Akif’e çıkar
aşikârsa hayat felsefe yok; çiçekler var ve kuşlar ve çocuklar...

dert muhabbete değse vefa ona komşu, aşk alt sokakta
yatakta ölmeyen yiğitler tarihe ayna tutar ve kıskanır Hegel
gel eder gelecek, gelmeden buğusu gelir yağmurun
bir yol uzar da önünde âdemin, tarihe doğru gel gel eder
iki kere iki dört etmez, beş eder, on eder, on bir eder.

biçilmezse ekin karıncalara bayram, yaram derindir a dostlar yaram…
affediyorum yakın tarihi ve kuşlar ülkesinin sultanını
sazını almadan yola çıkan ozanları ve okumadan yazanları
affediyorum cümlesini cürümlerin; babam aferin desin yeter
iki kere iki beş eder on eder on bir eder, düşünce yere bider.

dilden beter hangi kurşun var ki atılsın göğe ve yere?
göğsünü gere gere söylesin şairler, şiir değer her yere.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder