Dükkan Mumu Yanıyor Bu Akşam/Burak ÇIRAK

 



Her Cuma akşamı gün batımına doğru bir söz yayılırdı dostlar arasına:

 “Dükkan mumu yanıyor bu akşam.”


O söz, ne bir çağrıydı ne de bir emir…
Bir dostluk geleneğiydi.
Kimse kimseden “gelir misin” diye sormazdı, çünkü herkes bilir idi:
Cuma akşamı dükkan meclisi kurulurdu.

Dükkan…
Dışarıdan bakınca bir köşeydi yalnızca,
ama içine girince bir mağara sessizliğinde dostluğu saklayan bir sığınak olurdu.
Tütünün dumanı ağır ağır yükselir,
çayın demiyle sohbet koyulaşırdı.
Her bir dost, kendi yerini bilirdi.
Üdeba köşede susar, dostdaş kahkahayla söze girerdi.

Mizah serbestti ama edepsizlik yasaktı.
Biri mutlaka söze şöyle başlardı:

 “Aleyh serbest efendi, lakin gönül kırmak haramdır.”

Ve ardından gülüşmeler, dumanla birlikte tavana asılı kalırdı.
Bazen türküdar bir ezgi tutturur,
bazen bir suskunluk hepsinden çok şey söylerdi.

Dükkan mumu yanarken zaman dururdu sanki.
Ne dışarıdan bir ses girerdi içeri,
ne de içeriden bir kelime dışarı taşardı.
Meclis dağılırken kimse elveda demezdi,
çünkü bilirdik:
Bir sonraki Cuma, yine aynı mum yanacak,
aynı söz yankılanacaktı…

 “Dükkan mumu yanıyor bu akşam.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder