“Rahman
ve Rahim olan Allah’ın adıyla”
Ruhuma sinen, insanı
helake sürükleyen şöhretin kokusunu üzerimden atmak yıllarımı aldı. Nefsime hoş
gelen bu hali ölene dek korumaya çalışacaktım. Hangi yıldı hatırlayamıyorum. Ben
bir mekanda hela temizliğinden sorumlu iken şadırvanda iki kişi benim
müderrislik yaptığım yıllarda, konuştuğum bir mevzu ile ilgili münazara
yapıyorlardı. Konuştukları mevzuya kulak kesildim. Konuyu dinlerken elimdeki
süpürge ne yerdeki çöpü sürükleyebildi ne de yerdeki toz havaya kalkabildi.
Aynı zamanda bahçedeki ağacın yaprakları arasında yavrusuna yem veren kuşun
sesi de değişmişti ve ben şaşkın bir hal içindeydim. Benim için zaman durmuştu.
İki kişi sohbetlerinin arasında unutmaya çalıştığım şöhretli adımı ısrarla tekrarlayıp
duruyorlardı.
“İmam-ı
Gazzâlî”
Bir zamanlar şöhretin
suyuyla yıkanmış olan adımı duyunca yüreğim heyecanla çarptı. O anda kalbimde şöhretin ayak izlerini tekrar
hissettim. Bu sefer ismime karşı bir yabancı gibi durmalıydım. Bu iki şahıstan
biri yıllar önce müderrisliğini yaptığım medresede söylemediğim bir konuda adımı
şahit olarak anınca, o anda elimdeki ibrik ve süpürgeyi sert bir şekilde toprağa
fırlattım. O iki kişinin bakışları bana doğru yöneldi.
“-İmam-ı Gazzâlî’ye
göre o konu şöyle!” dedim ve konuşmaya başladım.
Tabi şadırvanda oturan
o iki şahıs konuşma şeklimden, duruşumdan ve konu hakkındaki görüşümü beyan
edişimden benim “İmam-ı Gazzâlî” olduğumu anladı. Kısacası ben kendimi refleksi
bir hal ile ifşa etmiş oldum. Bu hadiseden sonra Hac farizasını yerine getirmek
üzere Mekke’ye gittim. 499 senesinde zamanın padişahının daveti üzerine tekrar
Nişabur’a hareket etmek durumunda kaldım. Uzun seneler önce medreseden
kaçışımla başlayan bu yolculuk, kendi içime doğru yol alınca önümde birçok mana
kapısının açılmasını sağladı. Ancak bunu En’am suresi 125. Ayet-i Kerime’yi
okuduğumda anlayabildim.
Cenab-ı Allah diyor ki:
“Allahü Teala kimin
hidayetini murad ederse, İslam için kalbini şerh eder.”
Bu Ayet-i Kerime’de
geçen şerh kelimesinin manası Canım Peygamberime sorulduğunda o şöyle der:
“-O, Allahü Teala’nın
kalbe ilka’ ettiği bir nurdur.” buyurdular.
“-Bunun alameti nedir?”
diye soruldu.
“-Dar-ı gurur denilen
dünya yurdundan uzaklaşmak ve ebedi yurd olan ahirete yönelmektir.” cevabını
vermişlerdir.
İşte benim dünyaya olan
bakış açımın değişmesine vesile olan hak söz üzere, uhrevi hayatımı aldatıcı ve dar-ı gurur bir hal ile değil, dünyayı uhrevi bir hal
üzere süsleyerek dengede kalmayı istediğimin açık beyanıdır.
Kendime geldim, şükrettim
ve yenilendim!
İmam-ı Gazzâlî…
güzel bir çalışma olmuş emeklerine sağlık....
YanıtlaSilEvet bence de güzel olmuş
YanıtlaSilMükemmel
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSil