GÖLGE MECLİSİ / Bilge Doğan

"Dünya dedikleri bir gölgeliktir"

Mahkeme huzurunda, sıralandı tüm "gölge" dostlar. "Gölge" kelimesi kapıların kapandığı hüzünlü ve kalbi kırık bir keli-meydi.  "Gölgesinde kalmak", "Gölge etmek" gibi ken dileri ile ilgili konu oldukları durumlara içerleyen dostlar tüm insanlığı dava etmeye karar verdiler. Hakim, "gölge"lerden kendile- rini tanıtmalarını istedi. Sırayla söz almaya başladı müştekiler ve başladı sonu hiç gelemeyecek olan sorgu divanı:

-Bir zalimin gölgesiyim. Zalim padişah halkını zulmüyle bıktırırken, yanı başında esefle onu izlerim, dünyanın ona kalmayacağı günlere insanların nasıl da hasret olduğunu düşünürüm.

-Ben şişman, tıknaz bir adamın gölgesiyim. Sekiz öğün yemek yer patlarcasına ve erkenden uyur, uyur uyur da ben de rahat bir nefes alırım.

-Ben bir dilencinin gölgesiyim, tüm sevdiklerini kaybeden bir dilencinin... Dilenmekten muradı günlük bir ekmeğini almak içindir. Gelen geçenlerden uzun uzun konuşacak vaktimiz oluyor beklerken. Güzel sohbet ediyoruz.

-Ben bir yöneticinin gölgesiyim. Çok telaşlıdır, bir kenarda unutmuştur beni, farkında değildir varlığımın.

-Ben bir çocuğun gölgesiyim. Denk gelir de beni far kederse, tavşan, kurt falan yapar da neşelenir duvara yansıyan halimden...

-Bir kadının gölgesiyim ben, yalnız sokaklarda dolanıp efkar dağıtırken konuşur en çok benimle. Yerime geçmek ister çoğu zaman, yalınlığıma imrenir.

-Ben bir aşçının gölgesiyim. Tüm gün mutfakta birlikteyiz. Koşturur çabalar efendisini memnun etmek için, hiç farkında değildir gölgesinin...

-Aşığın gölgesiyim ben. Gönlünün içine sakladığı sevgilisine dertlenir özlemle de, kimse onu anlamadığından bana anlatıp durur.

-Bedbaht bir şairin gölgesiyim ben, ayaklarının ucunda sürüklemekten usanmıştır beni yıllardır.

-Ulu bir çınarın gölgesiyim ben, kimler dinlendi kimler bilseniz serinliğimde lakin dönüp bir gün yüzüme şükran bildirmediler.

-Ben hasta ve acuze bedenini gölgesine saklayan düşük bir kadının gölgesiyim, yıllardır kucaktan kucağa dolanırım acıyla.

-Bir teyzenin gölgesiyim, kadim aynasına bakıp geçmişe dalışına hayranım.

-Ben sırma saçları, gökler denizler gibi gözleri olan bir güzelin gölgesiyim. Güzele erişemeyenler, ben gölgesinde teselli bulur, delikanlılara teselli olurum.

-Kör kurşuna giden bir sarhoşun gölgesiydim ben. Vurulduğu duvarın önünde, al kanının döküldüğü yerde hapsoldum kaldım.

-Yüzünün gölgesi eşinin güzel yüzünde kaybolan bahtiyar bir adamın gölgesiyim.

Uzayıp giden bu tuhaf mahkemeyi anlamaya çalışıyor hakim. Gölgeler söz almaya devam ediyor. Gölgeler kendi adlarının geçtiği menfi yargılara itiraz ediyorlardı. Peki bu mümkün müydü? Zaman yürüyüp gitmişti ve adları üzerinde bir kara bulut vardı. Dünyada kurtulacak ne çok şey vardı...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder