SERÇE KÖŞK / Ömer Faruk GÜNAY


"Gölgelikde edemezsin derd-mendinle karâr
Sen hümâsın dâ'imâ senin işin pervâz olur"

Ben de bu ihtar üzre süzülürken, salına salına Mükrimin Halil Bey’in kitaplığına konmuştum. Orada birazdan tafsilatına ineceğim köşkün adresini, muhterem- lerden bir zat bileğime bağladı. Emir üzerine bu kıymetli yolculuğa başladım. Vardığımda gerileme döneminde zarifle- şen mimarimizin bu güzide örneği, tüm tarihiyle karşımda duruyordu.

Köşkün sofaya içli içli açılan kapısıyla keskin bir Karaçam kokusu yüzüme vurdu. Daha girer girmez bu havadan öyle etkilendim ki, kendi iç sesimle dahi adaba uygun konuşmaya başladık. İki katında toplam yedi oda gezdim. Tek tek tüm duvarları, kanatları, pencereleri inceledim. Keçe divanlar, kararmış bir maşrapa, mermi mekik dikiş makinası, nişlerin içindeki bakır cezveler ve yanında birçok eşyadan fazlasıyla etkilendim. Özellikle yastıkların üstüne serilen örtülerdeki işlemeler, İngilizlerin ağrına gidecek bir zerafetteydi. Hele arkada küçük bir bahçesi vardı ki çocukluğumun burada geçmesi için kötü bir yazgıya razı olabilirdim. Fakat en çok dikkatimi celbeden; köşkün arka - güneş gören- cephesine yapılmış kuş evi oldu.

Sultan Abdülhamit zamanında memlekete gelen Fransız seyyah Castellan, seyahatnamesinde: "İstanbul’a hububat, gemilerle gelir ve limanlara boşaltılır. Binlerce kuş boşaltmayı bekleyip hücuma geçer. Onlar için çuvallar açılır ve Türk gümrüğünün harç olarak aldığı miktardan fazlasını tüketirler." yazmıştır. Türk milletinin hayvanlara karşı saygı ve merhameti gayrimüslimleri hayrete düşürecek mertebeye varmıştı. Oluşan hissiyatın en değerli eserlerinden biri ise kuş evleridir. Bu kuş evleri, merhametin mahsulü olarak imparatorluğun son döneminde neredeyse tüm evlere, camii ve medreselere, devlet dairelerine yayılmıştı. Üstelik bu köşkler öyle alelade düzeyde değil; başlı başına itina gerektiren, sanatsal kaygı taşıyan eserlerdir. Daha çok yerleşeceği binanın küçük bir emsali niteliğinde yapılır, bina ile aynı mimari özelliklere sahip olmasına gayret edilirdi. Rüzgârın geliş yönü ve güneşin vuruş açısı dahi hesap edilerek yapılan bu kuş evleri, ileri bir duyarlılık ve zahmetle yapılırdı.  XXI. Asrın modernleşme adına yaptığı estetikten yoksun yapılanmaların içinde şimdi kaybolma noktasında kuş evleri.

Son zamanlarda Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü; “çatılara kiremit şeklinde kuş evi" tasarısının hayata geçirildiğini ve pilot kentte kuş evleri bazı çatılarda şimdiden uygulanmaya başlanırken, ilerleyen günlerde tasarının gidişatına göre kuş evlerinin Türkiye genelinde uygulanması amaçlandığını açıkladı. Fakat ne kadar estetik ne kadar tarihi olacak? Muamma. Yine de naçizane takdir etmemek olmazdı.

İnsanlar şunu anlasınlar istiyorum: Hayat büyük bir saçmalıktır. Onu ancak güzellikleri muhafaza ederek değerli kılabiliriz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder