ENSO ÇEMBERİNDEKİ DÜNYAM / Sibel KURT

 

Her canlı da olduğu gibi bir döngünün içerisindeyim. Bunu bir resme dökmek istesem tek bir fırça hamlesi ile ifade edebilirim, yani bir “enso çemberi” ile. Birçok anlamı var bu çemberin ama bence önemli olan herkesin ne gördüğü değil, benim ne görüp, hissettiğim. Bu yüzden önce çizdim, sonra düşündüm. Sadece bir yuvarlak çizdim evet, ama basit görünen her şeyde bir derinlik yok mu sizce de? Çizdiğim her çember birbirinden farklıydı, kimin de duraksadım, fren izleri gibi mürekkep izleri oluştu; kiminde tereddüt etmeden, duraksamadan çizdim, sanki fırça benim bir parçammış gibi. Kimi yamuk oldu, kimi tam bir çember. Hepsi birbirinden farklı, bir sürü çember. Tek ortak noktaları, bir çember olmak. Aynı hayatlarımız gibi; doğmakla başlayıp ölümle sonlanan ortak döngülerimiz gibi. Hepimizin yolu başka başka, bazı yollar çok dikenli, ağır ve kanayarak ilerliyoruz. Bazı yollar dümdüz, koşarak geçiyoruz, yorulmadan. Bazısı yokuş, bazısı yokuş aşağı. Geride bıraktığım yola ve ayak izlerime bakıyorum. Anlıyorum nasıl bir yolda yürümüş olduğumu. Çizdiğim enso çemberine bakıyorum. Ellerimin titrediği, kaydığı; bazı yerlerde mürekkebin yoğunlaştığı yerleri görüyorum. Konuşmamın başında söylediğim gibi, bu çemberde bir derinlik mi arıyorum yoksa hayatımı mı basitleştiriyorum? Belki de yanlış soru soruyorumdur. Belki de bilmem gereken tek bir şey vardır: Kusur mükemmelden iyidir, çünkü samimi ve gerçektir. Dağılan mürekkep lekeleri ve yüzümdeki çizgiler kadar gerçek ve samimi…

Yetmiyor yine de bir çember çizmek

Fırçayı bırakıp, kalemi alıyorum elime

İçimde darmaduman hisler

Öyle karışık ki kelimeler bile zorla dökülüyorlar kâğıda

Ben de bırakıyorum boğuşmayı

Bir çiçek çiziveriyorum.

Yirmi iki senedir hiç değişmeyen tek şey bu;

Hep aynı çiçeği çiziyorum.

Sonra çiçek deyince aklıma hep aynı şiir geliyor:

“Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım.

Bilmiyorsunuz!

Darmadağın gövdemi çiçekli perdelerin arkasına saklıyorum.”

Sonra anlıyorum niye sürekli çiçek çizdiğimi,

Niye hep aynı “tebessüm maskesi”ni taktığımı.

Niye artık daha renkli giyindiğimi…

Çünkü saklamalıyızdır darmadağın gövdemizi, zihnimizi, duygularımızı.

Çünkü kimse sevmez o dağınıklığı,

Bazen de öyle çoğalır ki o dağınıklık

Dışarıya sızabilmek için bir çatlak arar kendisine

Bazen bir çığlık olur sızar,

Bazen sessiz bir gözyaşı,

Bazen bir çember,

Bazen bir çiçek,

Bazen de kelimelerin suretine bürünür.

Öyle dağınık, öyle karanlık.

Onların da kâr etmeyeceğini bilir.

Gider yine en iyi bildiği şeylere sığınır:

Şarkılara, şiirlere, kitaplara…

Çünkü daha iyisini bilmez.

Çünkü hüznü en çok bir şiir sever.

Sözcüklerim, şairin söylediği gibi: “ütüsüz ve buruşuk gezdirdiğim ruhumun diyeti bence. Bu yüzden hepsi benden parçalarla dolu. Bu yüzden biraz ‘kadınsı’, durup dururken bağıran” sözcükler.

2 yorum:

  1. Eğer bir gün o hayat çemberi yazın kadar anlamlı olursa, amacına ulaşmış olur bu serüven.
    Devamını bekleriz Sibel hanım 🌼

    YanıtlaSil
  2. Çok etkileyici. Siz hep yazın biz hep okuyalım. Kaleminize, yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil