TER-Ü TAZE BİR ZAMAN/ Hidayet BAĞCI


Elif’in içindeki samimiyeti anlamlandıran, gözlerine sürmesini çekip ağlatan bir cümle değil. Bu, olsa olsa ter-ü tâze bir şiirdi. Ne rüzgâr getirebilirdi onun kokusunu ne de yağmur dindirebilirdi Elif’in duygularını. Elindeki kasnağın tam ortasına iğneyi batırıp lale motifinin yeşil yapraklarını, nakış nakış işlemeye başladı. Her bir motife, her bir ipliğin sonuna hayallerini sırlıyordu. Başkaları olmaktan ziyade kendince kalmak istiyordu bu dünyada. Peki birçok özelliğe sahip bu kadar insan içinde tek olarak kalmak nasıl olabilirdi?

Elindeki lale motifli kasnağı oturduğu divana bıraktı. Bir süre pencereden süzülen yağmur damlalarında geride bıraktığı zamanları seyretti. Zamanın insanı olmaktan ziyade bu zamanda insanca kalmanın zor olduğunu düşündü. Yağan yağmur da yarınlara akıp yön veren bir yağış şekli olduğu gibi o da insan gibi geçmişten değil bugünden başlıyordu geleceğin duvarlarını inşa etmeye. Bu yüzden toprağa ekilen tohumlar bugünden yağmurunu, güneşini ve zamanını almalıydı.

Günlüğü geldi aklına, ona bugünden notlar düşmeliydi. Aklına gelen her cümleyi değil de her bir seçkin cümleyi nitelikli ifadeler kullanarak yazmalıydı. Odasına gitti, kitaplığının en üst rafına bıraktığı günlüğü her zamanki yerinden aldı ve kaydetmeye başladı.

“ Bugün yıllardan yirmi dokuz… Zaman ilerlemiş ve ben, yaş almışım. Bir zamanlar, yağmurdan kaçıp ağacın yaprakları arasına saklanan serçe kadar ürkektim. Şimdilerde kendimi bir şahin gibi hissetsem de hala o ürkek serçeyim. Şu an bu cümleleri yazarken dahi düşünüyorum. Neyi mi?

-Kaderi…

Kader insana ait sözlü cümlelerden ibaret; çünkü gün gelir her cümle canlanır. Bu yüzden yalana hayır, bu yüzden samimiyete evet… İnsan bu zamanda insanca kalmak istiyorsa dürüstlüğün eşiğinden geçmeli. Dürüstlüğün kapısını tıklamalı, cesaret dolu bir gönülle. O kapının da anahtarı içten bir niyettir. Kapı açıldıktan sonraki durumları yine insanın niyeti belirler.  O anahtar her kimde olursa, dünyada başına gelecek her hallerden de emin olur. Yağan yağmurda görür güneşi, esen rüzgârda duyumsar samimiyetin kokusunu…

Bugün yıllardan yirmi dokuz… Zaman ilerlemiş ve ben, yaş almışım. Kulağıma süzülen ikindi ezanın sesi ne kadar yorgunsa akşam vaktinin gelişi de bir o kadar ter-ü tâze.

Gün bitti…

Kaç şair dile getirdi vaktin dolduğunu?

Kaç şair ifade etti zamanın da bir insan gibi canlı bir varlık olduğunu?

ve, Kaç şair yemin etti zamana?

Bugün yıllardan yirmi dokuz… Zaman ilerlemiş ve ben, yaş almışım. Dışarıda yağan yağmurlar kadar berrak bir zihinle aklıma düşenleri yine yazdım. Belki belirsiz ama hep umutlu…

Kadere iman ile...

Zamana yemin ile..”

5 yorum:

  1. Çok başarılı..

    YanıtlaSil
  2. İçimde bıraktığı tarifsiz duygularla. Mükemmel

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize,Yüreğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  4. Şiir tadında hoş bir çalışma olmuş. Tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil
  5. Benin eski günlere götürdü bu yazın cnm.eline sağlık..

    YanıtlaSil