
Acep kaç harfte kazılıdır benim mezarım. Ben diye
başlayan kaç cümleyle sona varırım. Son var mıdır, noktanın sonuna açılan
parantez varken. Ben hangi paranteze sığarım acep bu düşünce beynimde
kudururken. Hislerim hissizleşiyor zamanla.
Uykusu yeni dağılmış bir zamana bakarken, acep ne düşünür insan şu âlemde.
Saf durmuş hecelerim hislerime ağır. Düşüncelerim
bende benden ağır. Hafif kalır ben, senin yanında sağır. Aşk üç harfte ağır,
kurşun misali, toprak yürekli insanda… Açılsa harfler bir bir bilmem hangi
gönül alır. Benim halim hicran, gönlüm hüsran, olmuşum ben dünyamda figüran.
Sahtelikler içinde sahteyim belki bir kaç nefeste ahesteyim. Arayıp duran,
gönlü deli divaneyim. Bilmem ben hangi sesteyim.
Kes! Hey! Sessizlik sesini kes! Bak geliyor
göklerden yere tek nefeslik bir ses. Belki damla, belki göl, belki derya ama
ruha ruh katan gıda... O ruhta huzur bulan bin bir hece bir kıta; tek kıtası
İslam. Tası nurla dolan. Su gibi aziz ol yavrum. Dünyada hazır duran parantez
içinde bir gece, cümleler kelimelere çevrilince... Dümeni kıran bülbül, dikeni
gül zannedince. Hayal beni götürür ısız âlemlerde bir düşünce.
Her gözde sen varsın her gönülde sen...
Bitmeyen bir şiir gibi başlarsın her hecenle sen.
04/12/2013
01:20
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder