Zor günlere geldik. bir dereyi besleyen pınarlara bakarken. o derenin dibinde
güneşe karşı salınan yosunlara bakarken. içimizle yosunlar arasında dehşetli
bir uyum oluşurken.
sıcaklarda çokça duran ve bedenini yoklayan adamlar oluyor, kadınlar oluyor.
sorgusuz yaklaşıyorlar birbirlerine, serin evlerde kararmış gözlerini
açıyorlar.
biliyorum, şapkasını çıkarıp göğe doğru bakanlara benziyor bu akşama
doluşmalarımız. öyle tertemiz sürahilerden öyle ışıl ışıl bardaklara akan
biziz.
böyle zamanlarda bir çiçeğimiz olsun istiyorum. ay ışığında ne yapacağını
bilemez, şaşkın bir çiçeğimiz olsun, küçük konuşmalarımız için.
sokaktan geçerken tükenmiş emekleriyle genç genç adamlar, kapının kulağında
simsiyah elleri, ekmekle sularlar hani yaşanan her yeri.
beyaz elleriyle kadınları, ceplerine dolan çocuklarla oynar ve yemeği
karıştırırlar. çok karanlık bir kadifeyi alamayıp beğenir gibi.
çünkü günün son ışığında pırıldayan atlar başlamıştır yukarda. nefeslerinde
gezinen bir sabah var her an. geceleri çeşmelere koşan ve evin ilk sıcaklığında
huzursuz. çocuklar var.
biz.
eskimiş bir bıçağın arasındayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder