DERİNCE DERMECE / Dilara DEVECİ

Geçenlerde şimdiki hayatıma kadar görmediğim güzellikte bir gül gördüm. Mezarlıkta bir mezardan bitmiş bir gül. Zaten en hayran kaldığım leylağı yine o mezarlıkta yine bir mezarda görmüştüm. Leylak benim en sevdiğim çiçektir.  Şimdi ben bunlara bir anlamlandırayım desem bir garip manalar bulurum. Olmadık manalar bulmak kolay çünkü ben gökyüzünü mor görüyorum. Çok canım sıkılıyor, çok canım sıkılıyor ne yapalım? Öyle bir şiir vardı ama hatırlamayayım onu zira hatırlayınca daha çok canım sıkılıyor. 

Burnuma leş kokusu doldu az evvel. Belki leş kokusu değildir ama babam öyle söylemişti yıllar önce uzun bir yolculuk yaparken. Şimdi biri bulsa kanıtlarıyla bu başka bir şeyin kokusu diye çok üzülürüm çünkü babam öyle söylemedi bana. Yıllar önce sadece bir köye gidince hissettiğim çok hoş bir koku vardı. Bana sorsan yemek kokusuydu hep bekledim buram buram kokan bir köy yemeği konsun önümüze ki koku ne zaman tandırlara yaklaşsak o zaman gelirdi burnuma. Sonra nasıl olduysa bir gaz kaçağı kokusu olduğunu öğrendim. Hala inanasım gelmez,içim burkulur. Bu arada inşallah leş kokusu başka bir şey çıkmaz. Bundan gerçekten çok korkuyorum. 

Yol çekiyorum yine. Evet çekiyorum çünkü ben uzun yol sevmem. Dışarıya bakıp uzunca dağları tepeleri seyretmek elbet ki güzel ama ben muhabbet sever bir insanım. Yolda herkes kendi işine bakıyor aman kimseye dokunma rahatsız etme lafı düstur oluyor. Gerçi bana hep insanları rahatsız etme diyorlar. İşin komiği ben hep sevdiğimi hissettirdiğimi, onları mutlu ettiğimi sanarken söylüyorlar. Ellerim saatlerce demir sıkmaktan perişan olmuşken bunu hissedemeyip düşünceler içinde salıncakta sallanmam normal bence. İnsanlar bana düşünecek çok şey veriyorlar. İnsanlar bir şeyler yapmasa ne olur kuşlar var. Birde Kız Kulesi ne hüzün oldu bana. Geçer mi ya ? Geçer inşallah. 

Yol uzun yollar uzun. Niye böyle uzun bu yollar? Düş uzun düşünceler uzun. Gidiyorum gündüz gece. Allah selamet vere. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder