“Muhammed Ali Dede Dergâhı Türbe Olmuş"/Miraç DOĞANTEKİN


Tanış olmamız dört sene evveline dayanır. Muhabbetimizin de bir o kadarı var. Doğu Anadolu'nun en büyük camisinin temizlik işlerine bakardı Muhammed Amca. Görünüşü, eğer tebessümünden kalbiniz yumuşamayacak kadar katıysa, dikkatinizi çekmezdi. Fazla konuşmazdı; hatta bazı sorulara bile sadece tebessüm ederek karşılık verirdi. Görevli imamların yaşları kendisinden çok küçük olmasına rağmen buyurmalarından gocunmaz, insanın zoruna giden bir memnuniyetle yapardı. Erzincan'a gelmezden evvel yıllarca İstanbul'u beklemişti. Sahi öyle yapmıştı. Eskilerin deyimiyle ikinci emekliliği gelmişti burada da. Aslında o çalışıyor sayılmazdı, işçi gibi demek istiyorum. Camiinin bereketiydi. Öyle ki bu koca camiden, Allah-u Alem, namazına durmadığı tek bir cenaze bile kalkmamıştı. Erzurumluydu. Çayı da muhabbeti de çok severdi. Ağzından yavan siyaset lafı duymazdınız. Nefesi Kur'an kokardı. Sakindi. Ermeni Çingeneleri hariç kimseye bağırdığına şahit olmadım. Ağzımda şikâyetle geldiğim zamanlarda kısa ve dualı cevaplar verir, ısrarla devam edersem gerisine sadece tebessüm ederdi. Anlayacağınız babamın "bunda da vardır bir hayır" hikayesindeki adam gibiydi.

Bi-haber kaldığım bir zamanda nihayete erdirdiği tesbihini alıp gitmiş.

Duydum.

Siz de duyun.

Rahmet olsun.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder