GECE / Şeyhşamil EJDERHA

Göz kapakları yorulur insanın.
Karanlık ansızın gelir.
Bir tespih tanesi üzerinde saf tutar yıldızlar.
Ay sessizce geceye masal okur.
Güneş saygıyla eğilerek çekilir dağların ardına.
Siyah bir perde kusurları örter.
Bekçinin can yakan ıslığı kaplar sokakları.
Bir baykuş matem olur karanlığa.

Çaylar hazırdır. Sohbettir güneşi doğuracak olan. Kaybolur selamlar, kelamlarda. Aydınlığa daha çok var. Huzur aheste aheste yükselirken afaka; yüreklerde bir şüphe, ya güneş erken uyanırsa…

Çayın demi kadar koyu bir sohbet, tütün dumanı gibi iz bırakır boşlukta.
Tespihin her tanesinde zikir, her zikirde fikir kaplar karanlığı. Dostun sözlerinde kaybolur dertler. Dert yüklüdür mısralar, mısralar tespihe gece dizilir.

Bilinmez daha kaç tütüne mezar olur zift kaplı perde. Kaç bardak daha boşalır kelamların üzerine. Gözler melül melül bakarken boşluğa insanların kalbinde sukut. Bir daha ne zaman buluşacak alın ile seccade? Çayların kızıllığı ısıttıkça yürekleri esen rüzgâr ürperecek. ''Ey sevgili'' nidaları arasında kelama Necip Fazıl eşlik edecek.

Dert üstüne dert eklenirken bir türkü yükselecek çayın dumanından.
İnsanlar ağlamayacak, gözler sulayacak kelamları.
Hüzün üstüne ağıtlar selam duracak göğe.
Ansızın yıldırımların kükreyişinden korkacak bulutlar.
Ağlayacaklar bir Yemen türküsü üzerine.
Yaşlı bir çınar izleyecek olanları, ses etmeyecek.
Karanlıktan saklayacak gözyaşlarını.

Etraf kızılıkla kaplanacak çayın son demini aldığı vakit. Türküler susacak, karanlık susacak, tespih taneleri taşıyamayacak bu yükü, kırılacak. Selamın sahibi kelama başlayacak minarelerde, yoksa güneş doğmayacak, kızıllıkta yanacak. Gölgeler gecenin ardından el sallayacak. Son tütünün dumanı iz bırakırken boşlukta güneş sessizliğin üstüne sessizce doğacak.

Ve gene güneşi çay deminde kelamlar ve tütün dumanı doğuracak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder