anlamsızlığın kurutulmuş ölmüş tanrıları
bir çağ eğilişinde
korkudan titreyen zeytin karası kelimeler
puhu kuşu gözlerinden yapılmış korkularınız
kalplerinize yapışmış şehir
köpek ulumalarında adanıyor
alnındaki çöp çatan şeytan
kaç yudumdu ölümün nihayetsiz sanrıları
kaç bölümdü kendine biçtiğin alafranga rol
kaç bedendi ülkelerin suretinde göründüğün
kızgın bir ateş topu
dalaştın rüzgara sırtını dönerek
kızgın bir yüz vardı sende baharları eriterek
hangi ölümün bahçesinde
kobay olarak kullanıldın
hangi duygu sepkeni kesmez
acımtrak neşeli günleri
içini her an kirletiyor
nefs güveleri
derviş kırılmaları var yüzünün her çizgisinde
kaderi sanrı sandın
gölgede kımıldayan kelimeler sanrısal
gözlerini kapattın
tenine yağmurdan bir ırmak düşer
ateş saatinde budar bahçıvan
günahlarında birikmiş
meymenetsiz tebessümü
bu tebessüm biliyorum
eğilmiş çağın nefesinden
bu tebessüm biliyorum
dizlerindeki dermansız lavanta merasiminden
biliyorum
aynalarda ajan gibi dolaşan
nefs güvelerinden
aşiyanda ısınan nazenin hıçkırıkları kartopu baharda
yankı dünyaya haykırdığın sanrılamak hal sanma
çağıldayan nilüfer çehresinde gök gürlüyor semazen
matem yazıtlarından bir bir indiriliyor bu hengamede
hem de
sızıyor kalbimizin namahrem uzletine
nefs güveleri
korkudan titreyen zeytin karası kelimeler
puhu kuşu gözlerinden yapılmış korkularınız
kalplerinize yapışmış şehir
köpek ulumalarında adanıyor
alnındaki çöp çatan şeytan
kaç yudumdu ölümün nihayetsiz sanrıları
kaç bölümdü kendine biçtiğin alafranga rol
kaç bedendi ülkelerin suretinde göründüğün
kızgın bir ateş topu
dalaştın rüzgara sırtını dönerek
kızgın bir yüz vardı sende baharları eriterek
hangi ölümün bahçesinde
kobay olarak kullanıldın
hangi duygu sepkeni kesmez
acımtrak neşeli günleri
içini her an kirletiyor
nefs güveleri
derviş kırılmaları var yüzünün her çizgisinde
kaderi sanrı sandın
gölgede kımıldayan kelimeler sanrısal
gözlerini kapattın
tenine yağmurdan bir ırmak düşer
ateş saatinde budar bahçıvan
günahlarında birikmiş
meymenetsiz tebessümü
bu tebessüm biliyorum
eğilmiş çağın nefesinden
bu tebessüm biliyorum
dizlerindeki dermansız lavanta merasiminden
biliyorum
aynalarda ajan gibi dolaşan
nefs güvelerinden
aşiyanda ısınan nazenin hıçkırıkları kartopu baharda
yankı dünyaya haykırdığın sanrılamak hal sanma
çağıldayan nilüfer çehresinde gök gürlüyor semazen
matem yazıtlarından bir bir indiriliyor bu hengamede
hem de
sızıyor kalbimizin namahrem uzletine
nefs güveleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder