KALP ÇIRPINTISI/Âdem YAĞMUR

Sabah namazının dingin- liğinin, ruhumun renklerini belirgin- leştirdiği demlerdi. Caminin kapısından yeni bir günün aydınlığına adımlarımı atıyordum. Merdivenleri bir bir inerken, lâhuti âlemlerin derinliğine iniyor gibiydim.
Birkaç basamak daha inince, yemyeşil bir bahçede buldum kendimi. Kırağının beyaza bürüdüğü çiçeklerin rengi adeta bir başka âlemdendi.
Bahçeden eve doğru hiçbir şey düşünmeden ilerliyordum, olabildiğince kısa olan adımlarımın sessizliğini duyuyordum.
İncitmekten sakındığım; üzerinde ellerimi gezdirmeye kıyamadığım, yemyeşil atlastan zemini ayaklarımla ezerken, ayaklarımın altına sereni düşünerek yürüyordum.
Gecenin, elindekileri sabaha teslim etme vakti gelmişti. Havada biraz sis var lâkin yıldızların iyice sönükleşmesi zar zor göz kırpması, güneşin doğacağının habercisiydi.
Belli belirsiz bir hışırtı, adımlarımı bu sesler durdurdu. Gözlerim bu sesi aramaya koyulurken, kulaklarım bu sesin bir kanat çırpması olduğunda ısrar ediyordu ama gözlerim sesin sahibini görmeden kalbim tatmin olmayacaktı.
Boyları bir parmak kadar uzamış olan otların arasında, iyice yayılmış olan kanatlarına dayanarak durmaya çalışan bir kuş, hem de Atmaca. Siyahın kahverengide fena bulduğu bir renge bürünmüş yavru atmaca, yavrucak…
Ürkütmek istemiyorum lakin uçamayan bu kuşu nasıl yakalayabilirim.
Sırtı bana dönük ama korku dolu gözleriyle geriye doğru bakmaya çalışarak beni takip ediyor.
Korkma desem, sana yardım edeyim desem, inanır mı acaba?
Korkma! Korkma, yavru kuş.
Kısa ve alabildiğine sessiz bir adımla biraz yaklaştım. Ellerimi şefkatle açarak bir seferde kaçırmadan tutmak istiyordum. Sağ elimle kanatlarına dokunduğum anda birden, korkunun telaşa bulandığı bir can havliyle ileriye doğru atıldı zira ellerimi, kendi dünyasındaki acımasız pençelere benzetmiş olabilirdi.
Zarar vermek istemediğimden kaçmasına izin vermiştim, vazgeçer gibi bir hal içerisinde sırtımı dönüp uzaklaşmak istedim. Adımlarım geriye doğru dönse de, vicdanım onu bu halde bırakmaya el vermedi. Sabahın ilk yemeği olarak bir kediye yem olabilirdi.
Tekrar ona yöneldim.
İkinci hamlede yakaladığımda kalp atışlarını avucumda hissedebiliyordum. Sesi çıkmasa da avucumun içindeki küçük bedenin titrek ve ürkek yüreğinin küt küt diyen atışlarında korkusunu dillendiriyordu. Başını çevirerek, bana bakmak istiyor lakin pek mecali de yoktu. Sonunda kendini biçare halde ellerime bırakmak zorunda kaldı.
Ellerimin arasında katlanmış kanatlarıyla, sonsuza değin kendi dünyasından ayrıldığını düşünüyor olabilirdi ama iyi bir tedaviye ihtiyacı vardı. Belki de bir umuttur deyip salıverdi kendini, bulunduğu halin ağır şartlarına. Gökyüzünü arşınlayan bir çift kanada bir devin ellerinde ağır kelepçeler takılmıştı.
“Ölüm ne uzak ne yakındır bize” terennümlerini duyar gibiydim.
Ellerim ıslanmıştı, nemli otların arasında bütün tüylerine nüfus eden kırağıdan nasibimi almıştım.
Biraz beklemelisin, birazdan aydınlık…
Sevgili kardeşim Bekir Bey’i çağıracağım. Senin derdinden en iyi o anlar, sen derdini anlatamasan da.
Bekir Bey, kasabamızın tek veteriner hekimi, sadece hekim değil bir gönül insanı aynı zamanda. Hafta sonları da hayvanat bahçesiyle çalışıyor. Ama korkma, seni oraya, demir kafeslerin ardına mahkûm etmeyeceğiz, iyi bir hekimdir kendisi.
Hava iyice aydınlanıp ısınmaya başlayınca, Bekir Bey çağrımı kırmayıp geldi:
— Hocam bir şeyi yok, biraz korkmuş, uçamıyor sadece. Biraz zaman geçerse toparlar kendini.
İnsan da korkarsa, kırılır mı kanatları? Çöker mi olduğu yere? Kalır mı kendi ağırlığının altında?
— Hocam, sabahın ilk saatlerinde havanın karanlığında uçarken önünü göremeyerek bir duvara çarpmış olabilir ve büyük ihtimalle bu yüzden paniklemiştir.
Atmaca ama henüz yavru, büyüyemeden bir duvara çarpmanın ne olduğunu anlayamamış olsa gerek.
Her zaman karşına duvarlar çıkmaz, keşke bir daha deneyebilsen uçmayı. Bir de kanatlarını alabildiğine açabilsen, bak o zaman neler oluyor.
Duvarları tanıyamadan uçmayı öğrenmiştin. Özgür gökyüzünü mesken tutanlarla, gökyüzüne inat semanın burçlarına doğru duvar örenler çoğaldıkça, kanadı kırılmadan, hevesleri kırılanlar da olacaktır elbette.
— Hocam, şu tedirgin bakışlar ve tir tir titremeler aslında korkunun değil masumiyetin karinesidir.
— Doğru söylüyorsun.
— Üniversite sıralarında; yırtıcı kuşların hayatlarını vahşi yaşam diye adlandırırdık. Oysa şu yavruları, hele hele de yuvalarındaki minicik yavrucakların masumane bekleyişlerini gördükçe, onlarında aslında sevgiye, şefkate ne kadar muhtaç olduklarını görüyoruz.
— Evet, yırtıcı kuşların da bir anne olduğunu ve gün boyu yavruları için çalışarak, ağzında getirdiği börtü böcekleri kendini düşünmeden, önce onların ağızlarına bırakmalarına ne demeli!
                                                                       ***
            Balkona bıraktığımda hala kanatlarını kırılmış zannediyordu zira kendini daha toparlayamamıştı. İki kanadının arasındaki küçücük bedeninin tüyleri iyice kabarmış ve titriyordu. Biraz uzaklaştım ama hala aynı, bir türlü kendine güvenemiyor olduğu yerde kalakalmıştı. Başını sağa sola çevirerek etrafı kolaçan ediyordu.
            Beyhude yere kendini yorma, sıkıntı etme, önünde görünmez duvarlar yok. Her şey bir kanat çırpmana bakıyor.
            Bir süre daha böyle kaldı. Yaklaştım, onu ellerime alıp gökyüzüne bırakmak istedim. Böylece inanabilirdi önünde yıkılmaz duvarların olmadığına.
            Ellerimi uzattığım anda, korku dolu çırpınışlarla birkaç adım atarak zıplayıverdi ve balkonun ucuna kadar varabildi. Demir korkuluğun altından bir aşağıya bir de ileriye doğru baktı ve nihayet açabildi kanatlarını boşluğun sayfalarına.
            Bu kanat çırpıntısı, kalbindeki çarpıntılara merhem sürer gibiydi. Birkaç kanat çırpmasıyla inandı uçabileceğine ve nihayetinde uzaklaştığı yerden geriye doğru dönerek, başımın üzerinden süzüldü.
O, gözden kaybolduğunda, ben, bedenimdeki her daim kanat çırpan bir kalp taşıdığıma inandım.
Kalp ağrısı, kalp çarpıntısı ve şimdi fark edebildiğim kalp çırpıntısı…


5 yorum:

  1. Çok güzel betimlemissin üstad. Kalpleri dar kalıplardan sonsuzluğa uçuracak bir çırpıntı olmuş. Yüreğine sağlık!

    YanıtlaSil
  2. O senin kocaman yureginden oluyorum. Huseyin gunes

    YanıtlaSil
  3. O Senin kocaman YUREGİNDEN OPUYORUM Huseyin GUNES

    YanıtlaSil
  4. Hocam ellerinize saglik cok guzel olmus:-) AİHL AĞRI

    YanıtlaSil
  5. Kalemine saglik.Mürekkebin hiç kurumasin inşallah.f.yıldız

    YanıtlaSil