Anadolu Vakaları
Adana’nın Kozan ilçesinde iki aile uzun
yıllar kapı komşu. Bir birlerini çok iyi tanıdıklarından karşılıklı son derece
güven içindeler. Komşulardan birisi yaşlı Hayriye teyze. Hayriye teyze Kozan
merkezden, Hacılar kasabasına gelin gelmiş. Hayriye teyzenin babası çok zengin
bir ağa imiş. Altı kardeşin tek kız kardeşleri imiş. Hayriye teyze hacılar
kasabasına gelin geldikten sonra altı çocuk sahibi olur. Çocukları büyütür
evlendirir. Kocası ile tam bir hayat sürecekleri zaman kocasını kayıp eder,
rahmetli olur. O günden sonra kocasından kalan evde oğlu ve gelini ile birlikte
otururlar. Diğer çocukları başka illerde memur. Hayriye teyzenin yanlarında
kalan başka çocukları yok. Hayriye teyze kendini oyalamak için meşguliyet arar.
Sonunda evinin bahçesinde birkaç tavuk beslemeye karar verir. Tavuklarla
birlikte bir de horoz alır. Her sabah namazına kalktığında kümesinin ağzını
açar tavukları bahçeye salar, yemlerini ve sularını verir, ondan sonra başka
işlerine zaman ayırırdı. Onlara gözü gibi bakar. Yemini suyunu hiç ihmal
eylemezdi. Akşam olduğunda tavuklar kümeslerine girdiğinde Hayriye teyze ilk iş
olarak tavukların kümesinin kapısını kapatırdı. Sonra odasına gider akşam
namazını kılar ve yatsıdan sonra hemen yatardı. Ertesi günün sabahını beklerdi.
Günleri böyle sakin ve kendi halinde geçirirdi.
Bir gün sabah tavuklara yem verirken
yabancı bir horozun tavukların arasında olduğunu görür. O günden sonra sıklıkla
yabancı horozu tavukların arasında görür oldu. Yabancı horoz kendinin paçalı
küçük horozuna hiç rahat vermez olduğunu gözledi. Teyze bu horozu kovalar ve
evden uzaklaştırır, ama horoz bir türlü gitmez. Kovalasa da horoz az sonra yine
tavukların arasına katılır. Yaşlı Hayriye teyze derki kendi kendine ‘’bu horoz
yan komşudan gelmiştir, Komşuya sorayım bakalım kiminmiş?’’ Komşuya seslenir.
Komşusu da genç bir gelin, kocası pek huysuz geline hiç huzur vermez. Geline
seslenince gelin kapıya çıkar ‘’buyur teyze’’ der. ‘’ yavrum benim tavukların
arasında iriyarı bir horoz var acaba sizin mi diye sormaya geldim’’. Gelin ‘’ o horoz bizim teyze’’ deyince,
teyzesi ‘’yavrum bu horozu ne kadar kovalasam bizim tavukların arasından
günlerdir hiç çıkmıyor, bu horozu bana sat bari’’demiş. Gelin ‘’tamam satayım
teyze kaç para verirsin’’ deyince, teyze ‘’ bilmem ki yavrum ne versem yirmi
beş lira yeter mi?’’ deyince ‘’ tamam teyze horoz senin olsun’’ demiş, Hayriye
teyzede bu söz üzerine hemen evden yirmi beş lirayı getirip geline verir.
Birkaç gün sonra teyzenin evinde daha
önceden var olan küçük paçalı horozu sonradan aldığı büyük horoz iyice
gagalamış dövmüş. Küçük horoz evi terk etmiş. Yaşlı teyze küçük horozu
göremeyince aramaya çıkar. Yolda karı koca emekli öğretmen olan bayana rastlar.
Bayan ‘’hayır mı teyze nere gidiyorsun, nasılsın iyi misin ‘’diye sorunca,
‘’aman yavrum hiç sorma. Geçenlerde komşumdan bir horoz aldımdı o horozda
tavukları kıskanmış evdeki küçük horozu dövmüş, küçük horozum kayıp onu
ararım’’ demiş. Öğretmen hanım ‘’ ya teyzem bizim adam İstanbul dan bin liraya
kartal cinsi bir dövüş horozu almıştı o kayıp, senin bahsettiğin bizim horoz
olmasın’’ deyince, ‘’ne bileyim yavrum ben komşudan satın aldımdı’’ demiş .
Hoca hanım ‘’ya teyzem ben beyime haber vereyim gelip şu horoza baksın’’diyerek
oradan ayrılır. Hayriye teyzede ‘’Peki yavrum gelsin baksın’’ der.
Bu arada horozu satan komşu gelin Hayriye
teyze ile emekli öğretmen hanım arasındaki bu konuşmaları duyar. Bir sıkıntı
basar, bir telaş alır ne yapacağını şaşırır. Hemen teyzenin evine koşar.
Teyzenin evindeki gelinine olup biteni anlatır. ‘’Kayın validene bir horoz
sattımdı aslında o horoz benim değil. Başka yerden gelmiş. Kayın validen de
bana sorunca benim dedim. Horozu kayın
validene sattım.’’ Ancak şimdi benim yaptığım hırsızlık ortaya çıkacak ne olur
kurbanın olayım kocana söyle şu horozu kessin tüylerini yolup soysun horoz
tanınmaz hale gelsin, yoksa benim yaptığım hırsızlık açığa çıkar. Kocam duyarsa
beni boşar’’ diye Hayriye teyzenin gelinine yalvarır. Gelin bu yalvarışa
dayanamaz. Kadının yuvası yıkılacak. Koca boşarsa çocuklar ortada kalacak. Zaten
zor geçiniyorlar. Diyerek komşu gelinin düştüğü zor durumunu aklından geçirir
ve yardım istemek için hemen kocasının yanına gider, kocasına derki durum böyle
böyle olmuş, diyerek kocasına her şeyi
anlatır. ‘’Valla kadıncağız yalvarıyor’’ şu horozu kesin tüylerini yolup soyun
tanınmaz hale gelsin. Yoksa kocam duyarsa beni öldürür boşar diyor. Çocuklar el
elinde ortalıkta kalır diye yalvardı der. Hayriye teyzenin oğlu gelinin düştüğü
duruma acır, yardımcı olmak için hemen horozu bahçede bulur ve yakalamak için
kovalamaya başlar. Güçlüklede olsa horozu yakalar alelacele keser. Güzelce
çarçabuk tüylerini yolar tanınmaz hale getirir.
Bu arada horozu görmek için emekli
öğretmen karı-koca Hayriye teyzenin evine gelirler. Gözleri evin havlusunda
horoz ararken, birde ne görsünler bir horoz kesilmiş tüyerinden temizlenmiş
evin sofasında bir tepsinin üstünde duruyor. Emekli öğretmen bey horozun
iskelet yapısından kendinin kayıp ettiği horoz olduğunu anlar. Evin oğluna ‘’bu
horoz benim. Sen neden kestin senide komşu gelinde sizin ikinizi birlikte
mahkemeye vereceğim siz hırsızsınız’’ derken, Hayriye teyze aramaya gittiği
horozu da bulamaz yorgun ve morali bozuk bir vaziyette eve gelir. Gelir
gelmesine de ne görsün evdeki büyük horoz kesilmiş temizlenmiş, oğlan elin adamıyla
kavga ediyor.
Hayriye teyze horozun kesildiğine mi
yansın, çalıntı olduğuna mı yansın, oğlanın kendinden habersiz horozu kestiğine
mi yansın. Komşusu tarafından kandırıldığına mı yansın. Biraz kendini
toparladıktan sonra kendi oğlunun yaptığı daha çok zoruna gider komşuyla
birlikte olup oğlanın üstüne yürür. Oğlan anasını kuvvetlice ittirirince
Hayriye teyze şöyle bir savrulur. Hayriye teyzenin hepten tepesi atar. Emekli
öğretmene derki ‘’oğlum şu benim oğlanı hiç durma mahkemeye ver içerde
çürüsün’’ diyerek oğlana kızmaya devem eder. Bu arada oğlan ‘’bunların hepsi
senin yüzünden başımıza geldi. Sen olmasan biz bunları yaşamazdık’’ diyerek
anasına da saldırır ve kavga iyice büyür.
Emekli öğretmen ortama ve olanlara şöyle
bir bakar. Hayriye teyzenin oğluna, gelinine ve yan komşuları geline derki
‘’eğer yaşar olmasaydı sizin hepinizi hırsızlıktan mahkemeye verirdim.’’demiş.
Yaşar Hayriye teyzenin il dışında çalışan memur oğlu olur. Öğretmen hanımını da
alır canı sıkkın ve morali bozuk vaziyette oradan uzaklaşır. Hayriye teyzeyi
oğlunu gelinini ve komşu gelini oracıkta kavgalı bir şekilde onları baş başa
bırakır.
***
SAKLI ÖZLEM
Özlemin içinde onu bilirim
Arada bir yapıyorsun gafı
Hasretin içinde onu
bilirim
Ede sanma ki saklı gizli
yaşarsın
Farkında olmadan dışa
taşarsın
Onu anlatırken kendini
yaşarsın
Sen ne acılar çekersin onu
bilirim
Oysa sen kendi haline bir
can idin
Bahar mıydı güz müydü
nasıl tanıdın
Son zamanlar yaprak döktün
eridin
Rengin hazana döndü onu
bilirim
ONA GİDERSİN
Hayallere dalma öyle boş yere
Aklından doğruca ona gidersin
Kendince varmak için bir yere
Ayaklarınla doğruca ona gidersin
Nerde adın duysan açılır yüzün
O senden ne istese bir olur sözün
Kalmaz yüzünde ne tasa ne hüzün
Sevincinden doğruca ona gidersin
Herkesin aklında vardır bir şeyi
Kimininki makamda kimi âhirî
Leyla mıdır nedir bilinmez zahiri
Gönlün de saklanır ona gidersin
Yürekten delice tutkunsun ona
Ondan başka şey görünmez sana
Beyninde süslediğin güzel âna
Hayalinle doğruca ona gidersin
Herkesim "O" dediği birşey mutlaka vardır, Hayal de olsa gerçek de olsa. Ellerine sağlık Nuh Amca...
YanıtlaSilHerkesim "O" dediği birşey mutlaka vardır, Hayal de olsa gerçek de olsa. Ellerine sağlık Nuh Amca...
YanıtlaSilYuregine kaleminne saglik ben sari kiz
YanıtlaSil